Salı, Aralık 23, 2008
Nazara uğrayan Ağaç
Nemo ile konuşuyorduk dün.. hoş bugünlerde ondan başkasıyla pek konuşmuyorum. her neyse "nazar'a inanır mısın" dedi bana. "inanmak ne kelime mina bile korum" dedim.. yaptığımın yersiz ve hayvanca olduğunu farkederek özür diledim sonra ama..
bu topraklarda yaşayıp da nazara inanmamak biraz zevzeklik gibi geliyor bana. genel bir anane bu. nazara inaniyoruz, çünkü hep inandık.. mesela osmanlilar. tarih kitaplarında zaferden zafere koşan, çimpe kalesini alıp avrupaya geçen, 2. kosova savaşı ile avrupadan atılmayacağı bir kez daha perçinlenen o osmanlı'da en nihayetinde türktü.. sonucta bir sekilde türklerin kurdugu 600 sene yasattigi imparatorluk.. hadise türk olunca ve bundan yüzyillar once olunca film bir yerden sonra kopuyor.. bugun bile "bunu anca türkler yapar" dedigimiz olaylar kiloyla yasanmis osmanlida.. nazarla ilgili olan bir şey de var tabi. hemen anlatayım:
mesela simdinin alman cesmesi civarinda zamaninda bir cinar varmis.. bu ulu cinara seceri vakvak denilirmis.. boyle denmesinin yegane nedeni idamlarin bu agacta yapilmasi imis.. oyle ki ahaliye agactan illallah gelince ne yapalim ne edelim de bu agaci yok edelim diye düsünmüsler.. kessen kesemessin 4. murat in zapitleri hemen yakalar..
ahali düsünmüs tasinmis, kem gozlu musubet birini bulalim demisler ki nazari degsin.. renkli gozlu gürcü bir cocugu bulmuslar. gozlerini baglayip agacin karsisina getirmisler.. gozlerini acar acmaz bed adam "cüs agaca bak ne kadar büyük" diyvermis.. 2 günde o koca agac kurumus, devri haftasinda da kuvvetli bir ruzgarda yikilmis..
işte boyle binlerce yüzbinlerce olay vardir osmanli devletinin günlük yasantisinda.