Cuma, Aralık 19, 2008
Fabrika kızı
Bu fabrika kızı mükemmel bir seksenler sarkisidir.. kanımca seksenlerin politik-ekonomik yapisini anlatan sarkilar icerisinde yeri the clash'in london calling'i ile yan yanadir.. hikayede bilindigi üzere bir kiz vardir, yürüme mesafesindeki bir tütün fabrikasinda calisan..
80lerin en önemli hadiselerinden biri, 70lerin şu meshur petrol kriziyle beraber ortaya cikan neo klasik iktisatin, belki de daha once toplumlara hiç bir iktisadi akimin etki etmedigi kadar etki etmis olmasidir.. neo klasik düstür neticesinde, tam istihdamdan, dogal issizlik orani dusturuna gecilmis, böylelikle işcilere verilen imtiyazlar ortadan kaybolmustur.. artik işciler sosyal tesis gereksinimi duymayacaklardir, artik işciler bayramlarda ayakkabi ceklerine kavusmayacaklardir.. yeni düzen boyle uygun görmüstür. tekrar ve tekrar petrol krizleri yasanmasin diye (hoş bence bu vahsi kapitalizm'den baska bir bok degildir ve bir sekilde, bir zaman muhakkak patlayacaktir da neyse)(bir nevi patlamıştır da gerçi.. son krizden bahsediyorum) işte bu degisimin bir halkasi da, yürüme mesafesindeki fabrikalarin, şehrin uzak yerlerine alinmasi, ve boylelikle işçi ile fabrikasi arasina bir yol konulup, fabrikasi ile pek özdeşleşmemesini saglamaktir.. yani işci evinden onu coook uzaklara atan fabrikasindan pek hoşnut olmayacak, ve oradan kurtulmak için bir an evvel işini yapip gidecektir..
işte fabrikalarin uzaga alinmasidir fabrika kızını, kızlarini yok eden ve bu sarkiyi nostaljik kilan hadise.. bi alpay sarkisindan da neo klasik iktisat elestirisi yaptigima inanamiyorum gerçi.. bu sarkiyi polanyi'de cok severmis dostlarim, arkadaslar, dervisanlar.. ölmeden evvel paso "haramiler" yorumunu dinler dinler, votka içermiş..