(Gençlerbirlikli futbolcular maça modern tesislerde çalışarak hazırlanırken, Galatasaray'lı futbolcular Rocky 4 gibi birbirlerini kaldırarak maça hazırlandılar. Fotoğraf: Adem Kabayel)
Memlekette kurban bayramı bitmiş, tüm hastanelerin acil servislerinde "eti fazla kaçırdık ondan oldu" muhabbetleri dönmekteyken, kurban bayramı'nın beşinci gününde Ankara'da oynanan ve ilk yarıda gelen 4 golun üçünü Galatasaray attı diye, sırf bu yüzden Galatasaray'ın kazandığı bir maç.
Önce Ali Sami Yen'de mor menekşe Hacettepeyi yenerek Ankaralılardan 3 puan alma serisine başlayan Galatasaray akabinde Ankaragücünü yenmiş, üstüne bir de Gençlerbirliğini yenmek istiyordu. Kewell tüm "Ya Ayhan'da da oldu aynısı. Böyle çekme yapıyor dimi. Eveeet aynısı.. Ayhan 3 ayda kalktı ayağa. Yok bişi" telkinlerine rağmen fıtık ameliyatı olmak için Avusturalyaya gitmiş, Ayhan sakatlanmış Galatasaray'ın onbirinde Mehmet Güven ve Nonda şans bulmuştu. Samet Aybaba'da El saka'yı kadro dışı bırakmıştı bunların üzerine. (Tam olarak bunların üzerine değil aslında)
Daha maçın ilk dakikalarında bir pas ceza alanında Baroş'un ayaklarına geliyor Baroş'da kendisini yere bırakıyordu. Hakem Halis Özkahya ne penaltı veriyor, ne de Fethiye'de iki yıldızlı dalgıçların dalışlarından daha başarılı bir şekilde dalan Baroş'a sarı kartı gösteriyordu..
İlk çeyrek saat Gençler ve Cimbom'un karşılıklı atakları ile geçiyor ama öyle "Tüh be bu da kaçar mı" denecek pozisyon olmuyordu. 16. dakika'da çok net br top Burhan'ın önüne düşüyor, yerde kayarak topa vuran Burhan mutlak bir golü kaçırıyordu. Golden sonra "kulaklarım üşüyor" diye veryansın yapacak Burhan ikinci yarıya kulak ısıtacı ile çıkacaktı.
26. dakika oldu ki, meira "al da at" diye bağırarak Burhan'ın önüne topu bıraktı. Bu fırsatı değerlendiren Burhan topu ağlara gönderiyor, gönderdikten sonra dayısının sünnetinde aldığı künyeyi öpüyordu.
(Baros'a sarı kart gösterme konusunda ketüm davranan hakem Halis Özkahya, Fırat Aydınus'a benzememek için tüm maçı bu surat ifadesi ile geçirmeye kararlı gözüktü. Fotoğraf: Adem Kabayel)Önce Ali Sami Yen'de mor menekşe Hacettepeyi yenerek Ankaralılardan 3 puan alma serisine başlayan Galatasaray akabinde Ankaragücünü yenmiş, üstüne bir de Gençlerbirliğini yenmek istiyordu. Kewell tüm "Ya Ayhan'da da oldu aynısı. Böyle çekme yapıyor dimi. Eveeet aynısı.. Ayhan 3 ayda kalktı ayağa. Yok bişi" telkinlerine rağmen fıtık ameliyatı olmak için Avusturalyaya gitmiş, Ayhan sakatlanmış Galatasaray'ın onbirinde Mehmet Güven ve Nonda şans bulmuştu. Samet Aybaba'da El saka'yı kadro dışı bırakmıştı bunların üzerine. (Tam olarak bunların üzerine değil aslında)
Daha maçın ilk dakikalarında bir pas ceza alanında Baroş'un ayaklarına geliyor Baroş'da kendisini yere bırakıyordu. Hakem Halis Özkahya ne penaltı veriyor, ne de Fethiye'de iki yıldızlı dalgıçların dalışlarından daha başarılı bir şekilde dalan Baroş'a sarı kartı gösteriyordu..
İlk çeyrek saat Gençler ve Cimbom'un karşılıklı atakları ile geçiyor ama öyle "Tüh be bu da kaçar mı" denecek pozisyon olmuyordu. 16. dakika'da çok net br top Burhan'ın önüne düşüyor, yerde kayarak topa vuran Burhan mutlak bir golü kaçırıyordu. Golden sonra "kulaklarım üşüyor" diye veryansın yapacak Burhan ikinci yarıya kulak ısıtacı ile çıkacaktı.
26. dakika oldu ki, meira "al da at" diye bağırarak Burhan'ın önüne topu bıraktı. Bu fırsatı değerlendiren Burhan topu ağlara gönderiyor, gönderdikten sonra dayısının sünnetinde aldığı künyeyi öpüyordu.
`Küçük Kaptan Lincoln` santra'da "Beyler hadi oynuyoruz beyler" diye arkadaşlarına bağırıyordu. Sonra 2 dakika sonra önce kendisi Baroş'un ceza alanına kaktırdığı topa çok klas bir şekilde vuruyor, hemen 10 dakika sonra da bu kez Lincoln sağdan ceza alanına girip sıfıra yakın bir yere gidiyor, oradan da Baroş'a topu çıkartıp "10 dakikadır "benim attığım asistle gol attın" trivirisi yapıyorsun arkadaş" diye bağırıp Baroş'un gol atmasını sağlıyordu. Baroş yine elle oynuyor, Halis Özkahya yine Baroş'a kart göstermiyordu.. Galatasaray'ın sağ kanadı tekliyordu açıkcası ama sahada oynayan Galatasaray değil Arsenal olduğundan bu tekleme çok göze batmıyordu. Defansa gelip top alan bir Arda ileride de gol atabiliyordu mesela. maç 3-1 olmuş, Arda eliyle tribunlere "3" veya "E" işareti yapmıştı. Tribunde maçı izleyen Esra adlı bir kızımız Arda'ya "Ben de seni" kıvamında bir şeyler bağırıyor, ama abisi tarafından azarlanıyordu.
Maçın ilk yarısı bu şekilde biterken soyunma odasında "Arkadaşlar yormayalım kendimizi. Hiç gereği yok. Gol yemezsek gol atmanın luzumu yok. Zira Engin olsun, Burhan olsun Kerem ve Recep olsun bunlar iyi çocuklar" deniyordu.
Hakket Galatasaray ikinci yarıda futbol adına bir oyun sergilemiyor, sağ kanat Sabri'nin eksikliğinde aksıyor, Mehmet Güven attığı her çalımdan sonra kendini "Maradona" sanıyor, Mehmet Topal devamlı dağlara taşlara topu atıyor (ama bu sene gol atacak bu yazıyorum buraya) Barış'ın kornerden gelen ortaya, ön direkte vurduğu kafa çizgiden recep tarafından çıkartılıyor, Barış'ın ceza alanında top eline değiyor (ama penaltılık bir pozisyon olduğunu düşünmüyorum) ve Gençlerbirliği taraftarı kulubun kurucu üyelerinden `İlhan Cavcav`'ın istifasını istiyorlardı. Hayır bu ülkede değişmeyecek iki şey varsa birisi `mustafa keser`'in türkü söylemesi diğeri de `ilhan cavcav`'ın gençlerbirliği başkanı olmasıdır. Hala istifa ne ki?
Bu arada maçın sonlarına doğru Ergün'ün kafasını De Sanctis mükemmel bi şekilde çıkartıyor "Hocaam içerden çıktı hocaaam" diye bağıran ergün'e de sanctis çok eğlenceli bir şekilde "Hastir ulan" diyerek ensesine vuruyordu.
Velhasıl bir Ankara havası daha bitiyor ve Galatasaray 3 maçta 9 puan'ı alıp zirveye acaip yaklaşıyordu. Haftaya 2 haftadan sonra Ali Sami Yen'e gidecekti Galatasaray ve misafiri plaj futbolunu dahi net bir şekilde oynayamayan Beşiktaş Jimnastik Klubu olacaktı.
Maçın ilk yarısı bu şekilde biterken soyunma odasında "Arkadaşlar yormayalım kendimizi. Hiç gereği yok. Gol yemezsek gol atmanın luzumu yok. Zira Engin olsun, Burhan olsun Kerem ve Recep olsun bunlar iyi çocuklar" deniyordu.
Hakket Galatasaray ikinci yarıda futbol adına bir oyun sergilemiyor, sağ kanat Sabri'nin eksikliğinde aksıyor, Mehmet Güven attığı her çalımdan sonra kendini "Maradona" sanıyor, Mehmet Topal devamlı dağlara taşlara topu atıyor (ama bu sene gol atacak bu yazıyorum buraya) Barış'ın kornerden gelen ortaya, ön direkte vurduğu kafa çizgiden recep tarafından çıkartılıyor, Barış'ın ceza alanında top eline değiyor (ama penaltılık bir pozisyon olduğunu düşünmüyorum) ve Gençlerbirliği taraftarı kulubun kurucu üyelerinden `İlhan Cavcav`'ın istifasını istiyorlardı. Hayır bu ülkede değişmeyecek iki şey varsa birisi `mustafa keser`'in türkü söylemesi diğeri de `ilhan cavcav`'ın gençlerbirliği başkanı olmasıdır. Hala istifa ne ki?
Bu arada maçın sonlarına doğru Ergün'ün kafasını De Sanctis mükemmel bi şekilde çıkartıyor "Hocaam içerden çıktı hocaaam" diye bağıran ergün'e de sanctis çok eğlenceli bir şekilde "Hastir ulan" diyerek ensesine vuruyordu.
Velhasıl bir Ankara havası daha bitiyor ve Galatasaray 3 maçta 9 puan'ı alıp zirveye acaip yaklaşıyordu. Haftaya 2 haftadan sonra Ali Sami Yen'e gidecekti Galatasaray ve misafiri plaj futbolunu dahi net bir şekilde oynayamayan Beşiktaş Jimnastik Klubu olacaktı.