Salı, Mayıs 11, 2010

kick - ass : stan lee'nin "gör" dediği film


kesinlikle nefes kesici, son zamanlarda geçirdiğim en güzel bir saat 53 dakikayi bana geçirtmiş filmdir kick ass. modern bir şahmeran öyküsü'nün içine bulanmış tüm çizgi roman mevzuları, "çizgi romanlarda iyi de, gerçekte böyle değil bunlar" demek için hiç bir firsati kaçırmayan realist senaryo.. kesinlikle kusursuz..

üstüne bir de yıllar önce luc besson sayesinde matilda ile büyülendiğimiz gibi bu kez de hit girl ile büyüleniyoruz.. nikita ve matilda karışımı mükemmel bir karakter, hem de içinde nicolas cage olan bir filmde..

ha yavanliklar var tabi. nicolas cage'in olduğu basit intikam öyküsü, ve superbad tarzi "selam biz nerd'üz ve elimizden hiç bir bok gelmiyor" tavirlari bayiyor beni.. nerdlerden bahsetmek neden bu kadar çekici geliyor insanlara bilmiyorum ama, allah aşkina parasını haydutlara kaptirmayan, ama haydut da olmayan insanlar yaşamıyor mu amerikada? arası yok mu?

http://www.moviesonline.ca/movie-gallery/albums/KickAss/kick-ass1.jpg

tüm bu yavanliklar, muhteşem görsellikle, harikulade müziklerle atilip gidiyor.. bir noktada ilk gençliğin şarkısı "kryptonite" bile çaldı ya daha da bir şey demek istemiyorum..

çizgi romanlara biraz gönül vermiş, hiç değilse küçükken showtv de örümcek adam izlemiş herkes bu filme bayılacak.. kusurlu ama eşsiz bir film.. hem gerçek hayatta kim kusursuz ki?

azuth movie database notum: 9.5.. dark knight'dan bile mükemmel diyorum varın anlayın gayrı..

Cumartesi, Mayıs 08, 2010

haftanın şarkısı #45 o'death





bu kadar güzel bir şarkı'nın ölüm hakkında yapılmamasını isterdim.. sonuçta ölüm dediğin, yer yüzündeki belli amaçlar neticesinde yüceltilen bir şey. hatta gariptir ki en büyük mertebe denilen şehitlik bile yer yüzündeki belli bir hükümdarlik anlayışına hizmet ettiğin için gerçek oluyor. mesela kimse çocuğunu bombadan korumak için üstüne yattığında, sivil bir şekilde şehit olmuyor. nasıl bir terane bu anlamıyorum açıkcası. acaip yüce bir şekilde ölebilmen için devletine hizmet edip, ölmediğin süre zarfında kufran'ı öldürmen gerek..

her neyse.. şarkı muhteşem.. çağrıştırdıkları paspal..

Cuma, Mayıs 07, 2010

1 ve 6 Mayıs sonrası nazim hikmet ve sosyalizm üzerine

1 Mayıs ile başlayan ve 6 mayıs ile devam eden hafta, memleket sosyalistlerinin kimliklerini en fazla yaşadiklari hafta.. günleri geçirirken nazım hikmet ve sosyalizm üzerine bir şeyler karalamak istedim. sürçü lisan edersem en başta affola..

nazım hikmet, karl marx'in yanlisini görmüş ve onun üzerinden kendisi bir sosyalizm yaratmiştir aslinda.. yani tamam marx'in görüşleri harika, insanlar eşit, üretenler, ürettiklerinin getirisini paylaşıyorlar, halk kendi kendini yönetiyor, gelir kusursuz paylaştırılıyor, sağlık, okul bedava gidiyor.. bunları kim istemez ki? ama tüm bunlarin başında ölümcül bir hata var.. o da insanlarin saygın olduğu görüşü.. marx insan temelini tanimadan, insanlarin kurduğu yapi hakkinda isabetli görüşlerde bulunmuştur..

oysa ki nazim, hapiste insanlarla, onunla bununla, aynı kara tayini bölüştüğü için şöyle yazabilmiştir:

"onlar ki toprakta karınca,
suda balık,
havada kuş kadar
çokturlar;
korkak,
cesur,
cahil,
hakim
ve çocukturlar
ve kahreden
yaratan ki onlardır,
destanımızda yalnız onların maceraları vardır.

onlar ki uyup hainin iğvasina
sancaklarını elden yere düşürürler
ve düşmanı meydanda koyup
kaçarlar evlerine
ve onlar ki bir nice murtada hançer üşürürler
ve yeşil bir ağac gibi gülen
ve merasimsiz ağlayan
ve ana avrat kufreden ki onlardır,
destanımızda yalnız onların maceraları vardır."

nazım sosyalizmi bir devlet yapisi olarak da tanimlamaz zaten. insanların bu alçaklığı yüzünden sosyalist bir devlet mümkün değildir onun düşüncesine göre. bu özellikle gurbet günlerinde daha çok ortaya çıkar. stalinin yaptiklarindan hiç hoşnut olmaz ve hatta kendisine orada da düşmanlar edinir stalinist çevrelerden.. nazim'in devrim'i kanlı sopalı değildir.. eline çekiç alanların, makineleri kirip, zincirlerinden kurtulmasını öngörmez. ona göre devrim bilimle gelecektir.. güneş zapt edilecektir.. ve sosyalizmi 21. yüzyil insanı için şöyle tanımlar:

"yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani o derecede, öylesine ki,
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut kocaman gözlüklerin,
beyaz gömleğinle bir laboratuarda
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
hem de en güzel en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde.

yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak yanı ağır bastığından."

velhasil şimdi 68liler falan konuşuyor ya, deniz gezmiş'ten, mahir'den, bir on sene sonra 1 mayis'a katilacak kalabaliğın devrim yapacağını falan söylüyor amcalar.. ben katilmiyorum hiç birine.. ben 21. yüzyil'da nazim hikmet'in dizelerinden firlayan bir sosyalizm yaşamak istiyorum.. john lennon şarkıları ile, pablo neruda şiirleri ile ortak paydada buluşan, çağına uyan bir nazim hikmet sosyalizmi..

Perşembe, Mayıs 06, 2010


tam 38 sene önce bugun. ne bir eksik ne bir fazla gün sayısıyla bugün.. ama o günden sonra 3 eksik.. hep eksik..

bu dogal secimde bir sorun var aslinda.. yani derler ya, canlıların zekisi kalır, ortama uyum saglar ve neslini sürdürür derler ya hani, hani derler ya dinazorlar ortama uyum saglayamadı ama kuşlar sağladı ondan yok olup gitti derler ya, hani öyle savunurlar ya, degil işte öyle.. kim ödlekse, kim kahpeyse o kaliyor 20. yüzyilda ve sonrasinda.. sincaplara işlediği gibi, papaganlara işlediği gibi işlemiyor evrim insanlara.. yürekli olan, cesur olan, namerdin suratina tükürmekten cekinmeyen neslini devam ettiremiyor.. ödlekler, ödlek çocukları ve onların çocukları 3 kişi eksik dünyada yaşıyor..

şartlar değişti, imkanlar değişti. artık bu üç fidan gibi düşünmek ahmaklik.. silahli devrimden çok, sosyal politikaların arkasındayız.. daha insanca yaşamak için, daha onurla yaşamak için, ama birlikte yaşamak, kardeşçe yaşamak için duruyoruz.. ama unutmadık gidenleri. zamanını, zamanında yaşayanlari, zalimlere baş kaldıranları..

Salı, Mayıs 04, 2010

Savaş üzerine


insanoğlu'nun neden savaştığı konusuna az önce bir netlik getirdim sanırım tuvalette.. bence insanlar anlatmak için savaşıyorlar.. savaş dediğin inanilmaz anlatilasi bir şey çünkü. mesela neredeyse ilk roman "ilyada" bir savaşı anlatıyor.. kimse çıkıp da "işte bu da parayı bulan likyali feridun efendinin macerasıdır" diye bir şey yazmamış. oturmuşlar savaş yazmışlar..

aynı şekilde dünya savaşları.. bugun amerikan büyük millet meclisi bir yasa çıkarsa "bundan sonra hiç bir yazılı ve görsel eserde ikinci dünya savaşı kullanılamaz. amerika cumhuriyeti olarak yasakladık" dese anam avradim olsun biter hollywood.. kepenk indirir.. hele tom hanks falan, obama'ya yazar kasa atar..

gerçi anlamak mümkün.. savaşların içinde her şey var. drama var, korku var, kahramanlık var, salaklık var.. var oğlu var.. bu yüzden insanlar savaş filmleri yapiyor, savaş oyunları yapıyor.. millet de paşa paşa gidiyor bu eserleri tüketiyor.. hatta reel savaşlar yetmiyor, bir de götümüzden attığımız ortamlarda savaştırıyoruz insanlari, orklar, klingonluları.. zira dediğim gibi savaş acaip anlatılası bir şey..

- abi sonra "hasiktir ulan size mi vereceğiz koca devleti!" dedi.. sonra tak bir emir, tak bir kararname "sevgili japonlar size savaş açıyoruz, öptüm bay" tak imzala, hop salı ver atom bombasını..
+helal olsun abi.. valla bravo adama..


http://www.buzlu.org/images/pasteur67.jpg
(sen o kadar çalış didin, insanlığa hizmet et, sonra kimse adını hatırlamasın.. resmini bilemesin)

bakin işte direkt mevzuya giriyor adam.. oysa dünya'ya daha yararlı olmuş şeylerin, zerre bir oyununu, zerre bir filmini, görmedim ben.. misal:

görev brifingi: kuduzu aşısını bulmak
alt görevler: muhtasar beyannamesi gününde verilecek..

olmaz tabi böyle.. kimse pastorculuk oynamak istemez.. zira insanlar bir takim insanların ölmemek için çabalamasını istiyor.. bunun macerasini duymak istiyoruz, okumak istiyoruz.. çok acaip süper işler yapan adamlar bile savaşmadıklarında hatırlanmıyorlar.. mesela bakin şöyle olsa:

"napoleon: fransiz devlet adami, tarihteki ilk anayasayı "napolyon kanunları" adıyla çıkartmıştır.. "

insan "hasiktir lan.. sikimden asagi napolyon" der kalır.. oysa napolyon dediğin adam

"napoleon: tüm avrupayı 18. yüzyilda manyağa çeviren, rusyaya kadar ordusuyla yürüyen, icabinda mısır'ı gelip alan çok taşaklı bir general" bitti.. napolyon bu işte. insanlar bunu görmek istiyor.. kan dökülsün, kalpler kırılsın ondan sonra adam oluyorsun..

http://web.bilkent.edu.tr/Online/www.english.upenn.edu/jlynch/Frank/Gifs/napoleon.gif
(sen o kadar sivil güzellik yap kimse hatirlamasin, iki savaş çıkar senden iyisi yok)

o bu yüzden insanlar savaş yapıyor işte.. şanları, soyları yürüsün diye.. adam tüm hayatini bilime adayacak, insanliga hizmet etmeye calisacak 1500 yil sonra bi gavat çıkıp "o aristo da götünden uydurmuş yalnız" diyecek.. hadi be..

Pazartesi, Mayıs 03, 2010

Gizli hedef


hiç bir oyun yoktur ki bu oyun kadar tarihsel olarak doğru olsun.. iki başlık altında incelemek gerek:

1. hiç kimse ama hiç kimse asya'nın tek sahibi olamaz:

tamam asya harika. her şeyin ortasında ve turn başına 7 asker veriyor, ama allah aşkına kim ele geçirdi ki? özellikle rusya bölümünde kim tutunabiliyor? haritanın tam ortasinda olduğunuzdan acaip göze batiyorsunuz ve insanlar size dalmak için firsat kolluyorlar "aman kamçatkada az askeri kalmiş hemen alaskadan dalayım" demeyeniniz var mı aranızda? hal böyleyken allah aşkına napolyon ve hitler ne ariyordunuz rusya'da? ne güzel dünya'yı ele geçirebilecekken gidip asya'da yok olmak neden? gençliğinizde hiç mi gizli hedef, risk oynamadınız?


http://www.napoleon-souvenirs.com/boutique_us/images_produits/555_1.gif
(yapma napo, gitme rusya'ya.. avusturalya'yı al!)

2. avusturalya'ya sahip olan kazanır:

kesin ve mutlak kural bu.. filipinler yık asker, üret babam üret.. turn'de sadece iki asker mi? sorun değil 20 turn sonra 40 asker.. filipinler, doğu avusturalya seninse olay bitmiştir.. ilk dünya savaşında filipinler kimin? ingiltere'nin.. çanakkalede yok olanlar falan? avusturalyalilar.. savaşı kim kazandı? avradını sevdiğimin ingilizleri.. hop gel ikinci dünya savaşına.. filipinler japonların elindeyken kim kazanıyordu ? naziler tabii ki.. peki filipinleri muttefikler geri aldiginda ne oldu? hitler bir çukurda kendisini yaktı ve japonların başına atom bombasi indi.. kahretsin bu kadar net bir şeyi niye kimse görmüyor?