1 Mayıs ile başlayan ve 6 mayıs ile devam eden hafta, memleket sosyalistlerinin kimliklerini en fazla yaşadiklari hafta.. günleri geçirirken nazım hikmet ve sosyalizm üzerine bir şeyler karalamak istedim. sürçü lisan edersem en başta affola..
nazım hikmet, karl marx'in yanlisini görmüş ve onun üzerinden kendisi bir sosyalizm yaratmiştir aslinda.. yani tamam marx'in görüşleri harika, insanlar eşit, üretenler, ürettiklerinin getirisini paylaşıyorlar, halk kendi kendini yönetiyor, gelir kusursuz paylaştırılıyor, sağlık, okul bedava gidiyor.. bunları kim istemez ki? ama tüm bunlarin başında ölümcül bir hata var.. o da insanlarin saygın olduğu görüşü.. marx insan temelini tanimadan, insanlarin kurduğu yapi hakkinda isabetli görüşlerde bulunmuştur..
oysa ki nazim, hapiste insanlarla, onunla bununla, aynı kara tayini bölüştüğü için şöyle yazabilmiştir:
"onlar ki toprakta karınca,
suda balık,
havada kuş kadar
çokturlar;
korkak,
cesur,
cahil,
hakim
ve çocukturlar
ve kahreden
yaratan ki onlardır,
destanımızda yalnız onların maceraları vardır.
onlar ki uyup hainin iğvasina
sancaklarını elden yere düşürürler
ve düşmanı meydanda koyup
kaçarlar evlerine
ve onlar ki bir nice murtada hançer üşürürler
ve yeşil bir ağac gibi gülen
ve merasimsiz ağlayan
ve ana avrat kufreden ki onlardır,
destanımızda yalnız onların maceraları vardır."
nazım sosyalizmi bir devlet yapisi olarak da tanimlamaz zaten. insanların bu alçaklığı yüzünden sosyalist bir devlet mümkün değildir onun düşüncesine göre. bu özellikle gurbet günlerinde daha çok ortaya çıkar. stalinin yaptiklarindan hiç hoşnut olmaz ve hatta kendisine orada da düşmanlar edinir stalinist çevrelerden.. nazim'in devrim'i kanlı sopalı değildir.. eline çekiç alanların, makineleri kirip, zincirlerinden kurtulmasını öngörmez. ona göre devrim bilimle gelecektir.. güneş zapt edilecektir.. ve sosyalizmi 21. yüzyil insanı için şöyle tanımlar:
"yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani o derecede, öylesine ki,
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut kocaman gözlüklerin,
beyaz gömleğinle bir laboratuarda
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
hem de en güzel en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde.
yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak yanı ağır bastığından."
velhasil şimdi 68liler falan konuşuyor ya, deniz gezmiş'ten, mahir'den, bir on sene sonra 1 mayis'a katilacak kalabaliğın devrim yapacağını falan söylüyor amcalar.. ben katilmiyorum hiç birine.. ben 21. yüzyil'da nazim hikmet'in dizelerinden firlayan bir sosyalizm yaşamak istiyorum.. john lennon şarkıları ile, pablo neruda şiirleri ile ortak paydada buluşan, çağına uyan bir nazim hikmet sosyalizmi..