Pazartesi, Mayıs 30, 2011

yalanmış "sen mutlu ol ne olurların" ajda!

ulen çok garip bir olay bu konser verme işi.. neye göre belirleniyor acaba? yani mesela "ses sanatçılari ve müzisyenler odası"'nın tarife çizelgesi falan mi var? "1 sarki 10 bin lira, 2 sarki 17 bin lira, fön 12 lira, boya 30 lira" şeklinde kulislere asılı mı ki bu? Asagidaki şekilde mesela?

https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgCk5RIPQu-5HHVZ-L8BT9hecN03OChGn2E3sCSppnKOuO9SO1mgwaMTfy-hkm7lXQJ81vmUPR2v6mKmSZ7KUaHdj6RKcL3CjTKDTVbZ4eILK65egwa3fJ71Fm8-_rhK2V6vVIo2gwQhioA/s320/Namli+fiyat+tarifesi.jpg

ilk kez yaz dönemine çalışırken yakalandığımız için bin bir şaklabanlıkla kazandığımız parayi ajda pekkan'ın arenadaki konserine gömelim dedim izmirde..

açık ve net söylüyorum ki bu gözler robert plant gördü, rolling stones, metallica falan gördü ama hiç birine ajda pekkan'in istediği parayi vermedi.. 87.5 nedir arkadaş? yani yukardaki tarifeyi hanfendi "her yaşa 1 lira isteyelim" gibi algilamis olmali.. bu hesaptan yola çıkarak geçen gün dediği "100 yıl daha yaşamak istiyorum sırf müzik için" lafını , "160 yaşında konseri 160 liradan kakalariz" olarak algilayabilirim ben..

olmadi ajda yakismadi sana.. sen ki bu yaşına gelmişsin artik halk konserlerine vereceksin kendini. gönüllere gireceksin. zeki müren paşa gibi aspendosta kitlelere açılacaksin ama yooook hanfendi hala cukkasının peşinde.. yahu vehbi koç bile bir çorap götüremedi be yanında ayıptır!

https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgDUtm1M6iIQJgB8s3U9vRh36BTgtHF8OsSuQ43-jx-7alT7gn7DXLkZq9wDHRwPtS20bpCDpNhXjtBeZM7IkSwLJrmhlw3DTQV5EmVa9BX4sUTBaISUH6HY9Rs7YPeBYGIJi0Af77u7PY/s320/%C3%A7orap

konserini basmak istiyorum ajda pekkan'ın.. en "çerçeve değil resim arıyorum" yerinde açıcam pankarti "yaşıtların kabristanda sen hala sahnedesin" şeklinde.. ya da ne bileyim "kefenin cebi yok" falan diycem.. şu yaşımda bana bir ajda pekkan konserini çok gördün, şu yaşımda bana "yuh ajda pekkan'a o kadar verilir mi" dedirttin ya yazıklar olsun!

Cumartesi, Mayıs 14, 2011

haftanın şarkısı 69 : battez vous

http://m.friendfeed-media.com/cea2c5dde3801376bfd50c932c32ac36431aaa6a



tam "orjinal her şeyi dinledim, ipodum ölü ozanlar derneğini doldurur gibi doldurarak geri kalan ömrümü geçirebilirim" derken hiç beklemediğin yerden birileri çıkıyor bir şeyler söylemeye basliyorlar.. bu iki yaşıt hanım kızımız da fransanin son derece alternatif sokaklarindan taşıp gelmiş kulaklarimiza les inrockuptibles ekseninde girivermiş.. eh kuyruklu

yıldız misali şarkının bizim devasa müzik güneşimize çarpmamasını beklemiyoruz tabii ki.

brigitte abba'nin 70lerde yaptiğini üstüne hiphop ve elektronik katarak, biraz da radiohead sosuna bulayarak yapiyor diyor sarisin olan.. "biz her kızın kolay olduğunu ama herkese kolay olmadigini göstermek için müzik yapiyoruz" diyor kumral olan.. sarkida da nihayetinde ondan bahsediyor zaten.. kizlar herşeyi istiyorlar bir erkekten.. kibar olmasina da, onun için başkalarını dövebilmesini de.. kadife sesiyle şarkı söylemesini de, eline silah alip ona asilan erkeği ayağından vurmasını da.. ve bir ışık gördüklerinde eğer uyuz bir türkan şoraylık yoksa kanlarında kolay oluyor her şey..

oysa bir sır vereyim, biz erkekler ne kolay kadınları seviyoruz, ne zor olmaya çalışan kadınları.. siz kolay kadınları sevmediğimizi biliyorsunuz da zor olmaya çalıştığınızı anladığımızı farketmiyorsunuz.. ve biz asla ama asla zor olmaya çalışan kadınlar için savaşmıyoruz..



Salı, Mayıs 10, 2011

kadın bloggerlar biscolata da erkek bloggerlar şey mi?




yukarda resmini gördügünüz kitle internette tiriviri blog yazan bir grup genc kizimiz.. aman şöyle duygulandim, sevgilim böyle yapti muhabbeti paso.. hadi en iyisi şunu aldım, bunla birlikte giydim diye yaziyor.. şimdi bu kizlarimizi nimetten sanip, tas gibi erkeklerle tanistiran kuruluslar var.. allah biliyor kiskandim.. o yüzden kisa ve öz konusucam..

aşağıda resmi bulunan iki hanim kizimizi türkiyeye getirin, benimle tanıstırın, istediğiniz şeyi yazayim.. ali ağaoğlu mu getirdi ashley greeni "ali agaoglu evleri şöyle güzel böyle süper" diye yazarim, yilmaz özdil mi koydu olivia wilde i yanima, ondan kral yazar yok her gün bir yazisini buraya yazmayan ne olsun..


eminim ki bana dahil olacak, onlarca erkek blogger bulabilirsiniz.. hem biz daha acik sözlü daha cevval şeyler yazariz arkadas.. 100 tane sap sırf bu kizlarla bir kac saat geçirdi diye ömür boyu size methiyeler düzer (ayrıca sahsen ben olivianin bana dokunduğu yerlerimi yikamam.. lakin o bambaska bir konu)

Cuma, Mayıs 06, 2011

hep 3 eksik

http://m.friendfeed-media.com/41227d7440110657d5e3ae91025d38994f45c68a

tam 39 sene önce bugun. ne bir eksik ne bir fazla gün sayısıyla bugün.. ama o günden sonra 3 eksik.. hep eksik..



bu dogal secimde bir sorun var aslinda.. yani derler ya, canlıların zekisi kalır, ortama uyum saglar ve neslini sürdürür derler ya hani, hani derler ya dinazorlar ortama uyum saglayamadı ama kuşlar sağladı ondan yok olup gitti derler ya, hani öyle savunurlar ya, degil işte öyle.. kim ödlekse, kim kahpeyse o kaliyor 20. yüzyilda ve sonrasinda.. sincaplara işlediği gibi, papaganlara işlediği gibi işlemiyor evrim insanlara.. yürekli olan, cesur olan, namerdin suratina tükürmekten cekinmeyen neslini devam ettiremiyor.. ödlekler, ödlek çocukları ve onların çocukları 3 kişi eksik dünyada yaşıyor..

biz ki denizlerin çocukları olmasi gereken bizler, hakkımız yendiğinde dolduramıyoruz sokakları, "kahpelik etmeyin" diyemiyoruz sesimizi yükselterek hakkımızı yiyenlere, yasaklıyorlar, kapatiyorlar, susturuyorlar, o siteye girme, bu şekilde sokağa çıkma, orada içme diyorlar ve biz denizlerin, hüseyinlerin yusuflarin çocukları olan bizler çıtımızı çıkartamıyoruz..

sadece asmadılar o yürekli insanları, "dur be ağa" diyenleri, onları alıp gen havuzundan, bizim gibi ödlekleri yetişdirdiler..



yenildiler.

yenenler, yenilenlerin
dikişsiz, ak gömleğinde sildiler
kılıçlarının kanını.
ve hep beraber söylenen bir türkü gibi
hep beraber kardeş elleriyle işlenen toprak
edirne sarayında damızlanmış atların
eşildi nallarıyla.

tarihsel, sosyal, ekonomik şartların
zarurî neticesi bu!
deme, bilirim!
o dediğin nesnenin önünde kafamla eğilirim.
ama bu yürek
o, bu dilden anlamaz pek.
o, «hey gidi kambur felek,
hey gidi kahbe devran hey,»
der.

Çarşamba, Mayıs 04, 2011

head and shoulders mentollu sampuan


bir gün peygamber efendimiz hz. muhammed (s.a.v.)'e ashabi kiram'dan birileri bir cuma namazı sonrasında yanaşmi ve şöyle demiş

"ey muhammed (s.a.v.) sen ki bize cenneti anlattın ayrıntılarıyla, ama cehennemi anlatmadın çok. o kadar sıcak bir yerde duş nasıl oluyor onu merak ediyorum ben" demiş

peygamber efendimiz (s.a.v.) hiç tereddüt etmeden

"cehennem öyle bir yerdir ki, kuvet diye buzdan bir kap kullanır, kese diye kirpi kullanır, su diye kezzap akar, ve şampuan diye "head and shoulders mentollu" kullanılır"

işte bu kıssada da anlatıldığı üzere kabus gibi bir şeydir head and shoulders.. bunu bulan arkadasin doktor mengelenin yegeni oldugunu, ya da el kaide'nin biyolojik silah arastirmalarindan "beceriksiz" yüzünden kovuldugunu falan düşünüyorum. zira hiç bir manyak, hiç bir sadist olmayan kişi böyle bir şeyi insanliga kazandırma fikrini doğuramaz..

bir kere yanıyorsunuz.. alevleniyorsunuz. hele ki banyonun çıplak ortamında akan sampuan kopugu testis yoresine ulastiginda aç bir kurt gibi uluyorsunuz.. gözlere mi kaçtı? yandınız.. bu sampuan auswitchz de olaydı yahudilere bile verilmez, "öldürüyoruz bari eziyet etmeyelim" mantigi ile imha edilirdi..

yaziklar olsun bu sampuani bulana, yaziklar olsun marketingini yapana, yaziklar olsun ekonomik boy şeklinde ucuz ucuz pazarlayana.. ama eşeklik bendeeee en büyük eşek benim.. aldin madem kücügünü al kilolugunu neden alirsin be adam..

velhasil allah kaldıramayacagi dert vermezmiş kuluna.. bir şekilde bitirecegiz bu sampuani da.. güzel günler görecegiz.. mis gibi sampuan koktugumuz pamuk gibi oldugumuz günesli günler..