Salı, Aralık 02, 2008

Atom fiziği de pröfesörlük de yerin dibine batsın

richard feynman adindaki bir fizikcinin, mükemmel bir insanin biyografisini okudum bitirdim az evvel.. ne ilk okudugum biyografiydi bu ne de son olacak sanirim. onlarca, hatta ellilerce biyografi okudugumu soyleyebilirim; sanatcilar, bilim adamlari, politikacilar, dandik insanlar, ve cok eglenceli insanlar. bunlarin iyi yazilmislari, yani bir sekilde kimseyi kirmamaya calismayarak, kendisiyle bir hesaplasma yaparmiscasina yazilanlari, bir çok iç bilginin, sadece yazarin aklindan gecmis seylerin kagida dökülenleri ve ördeklerden bahsedilenleri (ciddiyim) feci iyi kitaplardir..

ama gördügüm, tanik oldugum bir yanilsama var insan oglunda. herkes bir sekilde yasaminin essiz oldugunu dusunmekte. yani tanri ona oyle bir plan yapmis, öyle bir kader kilmis ki bir sekilde o tamamen herkesden farkli bir birey olmus.. yalan... cidden yalan.. herkesin hayati bir sekilde eslesiyor.. herkes bir sekilde ayni tepkileri verebiliyor bazi seylere, herkesin yasadiklari özünde ayni.. sadece ama sadece cok ufak farkliliklar var, onlar da yazilmaya deger görülmeyecek seyler.

yani mesela sevgilinden istemeden ayrilmissindir.. mesela ölmüştür diyelim. dünyada tek senin basina geldigini düsünürsün.. oysa tarihte milyonlarca insanin başına gelmiştir belki, hatta belki baktigi her erkekte romeo'nun yüzünü görmemek için intihar etmistir de julyet, ve belki drakula tanriya, ölen sevgilisini özleyeceği için savaş acmistir, ama siz yine de o hissin, o kalbinizdeki özlemin essiz oldugunu dusunursunuz..
ne yani, ne saniyorsunuz ki? aglamamis midir curieler tek kaldiklarinda, digerine göstermek istedikleri bir şey buldugunda, digerinin olmadigini kesfettiginde? yasar kemal özlememis midir karisini yeni bir şey yazmaya calistiginda, belki de çay önüne konmadiginda? latife hanim her gün yasamamis midir mustafa kemal ile olan günlerini, tutmak istememis midir elini o lanet 10 kasim sabahinda?

tanri birbirini tanima imkani olmayan insanlara ayni dertleri tasalari sunuyor anladigim kadariyla. ve biyografi yazildigi anda bu "tanimama ihtimali" düsüyor. aliyor okuyor insanlar senin biyografini ve bir yerini, bir anini, bir durusunu bir düsünceni kendilerine benzetiyorlar.. kimi az benzetiyor, kimi cok benzetiyor ama muhakkak benzetiyor..

ama diger bir yandan tamamen duvardaki rutubeti meryem anaya, elvis'e, allah yazisina benzetmek gibi bir şey belki de bu. neye benzetmek istiyorsan, neler yasiyorsan, okudugun seyleri de, baskalarinin hayatlarini da kendine benzetiyorsun..

bu da kendi tezimin anti tezi olsun.. ya insanlarin hayatlari birbirine benziyor, ya da biz zoraki olarak benzetiyoruz. ama en nihayetinde benziyor işte. geri kalanin bir sikimdeligi yok.


ha bu arada başlıktaki cümle şahane bir filmden