rum ilidir izmir, ve 100 senedir türkler, 30 senedir de türkler ile kürtler içine sıçmaktadir.. "daglarinda çiçek açarken" düşmandan alinan izmir'in daglarinda artik toplu konut idareleri açıyor.. kadifekale'ye kürt varligindan dolayi cikilip çay içilemiyor, derelerinden pislik akiyor.. ama izmir bizim ya.. her sene gelip hükümet konagina o sefil yunan bayragini indirip, türk bayragi asiyoruz ya.. yaşasın..
hani gitmeleri gerekiyordu ya o rumlarin buradan, yunanlilarin mubadele edilmeleri gerekiyordu ya tekrar cikip gelmesinler diye, sarkilarini burada birakan insanlar bu şehri sizden daha cok seviyordu efendiler.. "raki ve zeytin yagli yaprak dolmasi bizimdir" derken, hic bir zaman kadifekaleye cikip rakinin yaninda meze yapamayacaginizi, ama onlarin yaptigini da bilin.. bu baglamda, onlar mi bizler mi diye secim yapmak gerekseydi, onlardan olurdum diyeyim de iyice satayim vatandasligi.. vatandaslik dedigin dünyanin en güzel sehirlerinden ikisini (istanbul ve izmir) yüz senede piç etmekse tabi..
şöyle kısaca özetlemek gerekirse izmir tarihini, ilk olarak deniz kenarinda falan degil, kızılçullu'da şelalerinin altinda kuruluyor.. kızılçullu'da "kominist" tehlikesinden korkularak, "şirinyer" diye isminin değiştirildiği bir semtimiz.. şu su kemerlerinin, nato'nun olduğu yerlerde izmirian'lar ilk yemeklerini yiyorlar. zaten homeros falan da oradaki magaralardan birinde doguyor mesela.. basliyor oradan hikayelerini anlatmaya:
"ülen demiş, hektor. deliganliysan çıkıve ülen dışari bakem hele.."
sonra persliler gelmiş.. izmirliler tabi cakallar.. alenen heba etmemisler kendilerini, şehri yakip yiktirtmamislar.. tak haber salmislar iskendere.. anlatmislar dertlerini bir bir.. iskender de gelmis sehre, bakmis belkahve'den.. ali vermiş persin elinden.. sonra da pagos'u kurmuş, etrafina duvar ordurtmus.. pagos dedigin kadifekale.. şehir oradan almis yolunu sonrasinda.. hiç bir zaman atakan olmamis ama.. efes mi büyümüs, eyvallah.. aydin mi serpilmiş, eyvallah.. manisa seyhzade ili mi olmus, ona da eyvallah.. izmir bizim ya, gerisi yalan demisler..
sonrasinda muslumanlar gelmis, cakabey almis sehri, 10 bin müslüman yerlestirmis sehre.. türk sehri yapacakmiş izmiri, ama olmamis.. 10 bin müslüman'in kanlari ile akmis gediz.. sonra tekrar alinmis izmir, sonra tekrar verilmis.. bir ara orospuya dönmüş.. donemin haber bültenleri "izmir: bugun düsman isgalinde" gibi haberler gecer olmuslar..
hacli seferleri, fetret devri falan derken, bir ara izmir seyh bedrettin ve müridlerinin olup, tarihinde ilk kez chp'li bir belediye baskani'ni secmistir.. teee o zamanlarda solcudur izmir aslen.. sonra tabi, edirne sarayinda damizlanmis atlarin nallari ile ezilmistir bu vakur isyan.. ve börklüce mustafa'nin izmiri..
izmir'e tarihte en cok hizmet eden insan, köprülü fazil ahmet pasa'dir.. girit'i almayi kafasina koyan pasa, izmir'i üs bellemis, hanlar hamamlar, katlar tersaneleri ve hatta alsancak stadi'ni o devirde yaptirmistir.. yil 1700 falan..
izmir bu yatirimlarla tarihte gorulmedigi kadar serpilmistir.. yani acik olmak gerekirse, izmir'i izmir yapan, köprülü fazil ahmet pasadir.. nur içinde yatsin.. ahmet pasa'nin cenazesi alsancak camii'ninden temsili olarak kalkarken, insanlar "akdenizde iki liman vardir, birisi izmir digeri marsilyadir" diyebilmislerdir..
sonrasinda melül bir izmir yangini vardir yunanlilardan sonra.. biz yunanlilar'in yaktigini söyleriz, yunanlilar "ermeniler yakmistir" derler, biz sonra "ermeniler yakmis olabilir" deriz, ermeniler de "türkler bizi soykirmistir" derler.. bir gariptir.. yangin'in cikis yeri olarak türk mahallelerinin görülmesi, ermeni'lerin sehri yakmis olabileceklerinin bir kaniti olabilir... insan kendi oturdugu mahalleyi ilk yakmaz yahu..
izmir'in her çağda büyük zelzeleler,yangınlar ve su baskınları geçirdiği görülür.bilhassa 1780 civarindan baslayan, ortalama 20 senelik periyodlarla izmir tingir mingir sallanmistir.. cumhuriyet tarihindeki en büyük zelzele 1931 yilinda meydana gelmis, ve yaklasik 600 kisi bu zelzelede vefat etmistir..
zelzeleler bir yana, belli basli binalarin yapilis tarihleri şu şekildir: hisar cami 1811 yılında, sarı kışla 1817'de, aydın şimendifer hattı 1858'de, kasaba şimendifer hattı 1863'te,karataş(karantina) mahallesi'nin inşası 1865'te,hükümet konağı'nın inşası 1868'te,rıhtım hattı'nın inşası 1868'de,islahanenin"şimdiki mithatpaşa erkek sanat enstitüsü" 1868'de, izmir gümrüğü'nün inşası 1881 yılında mümkün olunmuştur.. bu tarihte türkten çok yunan'in yasadigi şehrin, eski binalarinin tamamen yunan eseri oldugunu soyleyebiliriz.. yani su anda bize "aman tanrim bunlar ne güzel eski binalar" dedigimiz her sey yunandir.. ve bu yüzdendir ki ben anlamam izmir halki'nin yunanlardan nefret etmesini.. sahsen ben izmir bugun türk olmasa da mesela fin işgali altinda olsa da, eger finlandiyalilar gelip izmir'e hizmet edeceklerse fin olabilirdim.. elimi gogsume koyup fin marsini soyleyebilirdim.. o yüzden dert degil benim icin yunan mi yapmis, osmanli mi etmis..
ayrica osmanli'nin son doneminde yasanan büyük olaylarin bir listesini soyle yazayim.. belki eglenen birileri cikabilir:
"zantalıların izmir'de fesat çıkarması 1790,
mahmut musa paşa'nın izmir'de idamı 1807,
izmir'deki yabancıların hüsrev paşa tarfından kefalete raptı 1810,
fesat yuvası haline gelen kahvehanelerin islahi 1810,
bütün zorbaların izmir'den tardı 1816, (bu aslinda efelerin izmirde bir konakta yok edilmelerinden baska bir şey degildir ve dandik bir olaydir.. ama efe dedigin, yunan işgalinde gorev alanlar disinda, aslen eskiyadirlar)
memleket hastanesinin inşası 1849, (gogus hastanesi olarak gecmektedir su an)
sultan abdülmecid'in izmir'i ziyareti 1850,
izmir'in büyük yangını 1862,
sultan abdülaziz'in izmir'i ziyareti 1863,
izmir'de büyük kolera salgını 1867,
hükümet konağının inşasına başlanması 1868,
midilli zelzelesinin izmir'de hisar camii kubbelerini sakatlaması 1869,
rum ve yahudiler arasında kütle halinde kavga 1872, (tam olarak 62 kisi mefta olmus, 247 kisi de yaralanmistir)
hükümet konağı inşası ikmali 1873,
tiyo ve kiyo yalı kahvehanesinin ve banyosunun yıkılarak 80 nüfusun boğulması 1873,
brezilya imparatorunun izmir ziyareti 1877
osmanli zamaninda efelerin bir sekilde eskiya olmasindan bahsetmistik, soyle de bir hikaye anlatalim: ingiltere konsolosu mr.jonh fisher'in kızı mary 1879 yılı 24 mart sabahı çarşıda bir antikacı dükkanı önünde konsoloshane kavaslarından ahmet'le birlikte bulunurken meşhur zorbalardan ve eşkiya başlardan ali garlı tarafından kucaklanarak kaçırılır. sehirde efeler cirit atmaktadir ve vali bir halt yiyememektedir..
ben bundan sonrasini ögrendigim kitaptan aynen yazayim.. daha iyisini anlatamam zira:
"bu hadise şehirde derin bir teessür uyandırdığı gibi ingiliz konsolosu hemen vali ahned hamdi paşa'yı makamında ziyaret ederek bu hadiseyi esefle karşıladığını bildirerek şunları ilave etti.:
"vali paşanın,şehir ortasında haşmetli ingiliz imparatorunun mümessili olan bir konsolsun kızının tecavüze uğramasını bu kadar soğukkanlılıkla karşılamasına ve kifayetsiz tedbirler almasına hayret ederim.şuna kani olmak lazımdır ki asayiş denilen bir şey kalmamıştır.ve ben kendi adamlarımı,kızımı kaçıran eşkiyanın arkasından yollamak zorunda kalıyorum."
vali paşa konsolosa sükünet tavsiyesinde bulunduktan sonra şu karşılığı verdi:
"konsolos cenapları,kızının şehrin göbeğinde bizim erkeklerimize hoş gelmeyen hareketlerine müsamaha ettiği müddetçe bu kabil hadiselerin önü alınamaz."
"yani kızım sokağa çarşaflamı çıkmalı,kara bir beze mi sarılmalıdır?"
"bunu bilemem konsolos cenapları..kanaatımca başka memleketlere vazife ile gidenler,gittikleri yerin örf ve adetine,halkın hissiyatına hürmet etmek mevkiindedirler.kızınız çarşı ortasında sebzeciye,meyveciye,dükkancıya kırıtır ve şunun bunun hatırı gönlünü kırarsa akibetinden ben mesul olamam.bununla beraber kızınızı en kısa saatlerde size teslim etmek benim vazifemdir."
filhakika öğleden sonra konsolosun kızı bulduruldu.ve eşkiyanın elinden(valinin ödediği yüz altın fidye mukabilinde) alınarak konsolosa teslim edildi.bununla beraber ingiltere'nin o zamanki osmanlı hükümeti nezdindeki büyük elçisi sir henry osten leyart babıaliyi ziyaretle bu hadiseyi protestodan geri kalmadı."
osmanli genelde izmir'e diger illerinde basarili olan valileri atamistir.. ama bu valiler, derebeyi, aga sistemine alisik olduklarindan bir sekilde izmirle bas edememisler.. tüm türkiyeden bambaska bir etnik yapi vardir zira türkiyede.. bir anadolu kasabasi olsa da, alenen rumeli vilayeti gibi işler.. nusufu yahudi ve rumdan olusan, türklerin azinlikta ve koylerinde kaldiklari bir ili, derebeyi misali yoneten valile cakircali efe gibi yoruk ali gibi kamali efe gibi efelerin olusmasina ön ayak olurlar.. osmanli bu tarz efelerle bas edememis, bas etmenin yegane yolunu, izmir'i bilen, izmirlileri bilen mithat pasa gibi valileri ile atamakta bulmustur.. mithat pasanin adi hala izmirde yankilaniyorsa, efelere bile kendisini sevdiren bir adam olmasindandir diyelim..
tüm bu basarili valiler, garp'in kurnazligi ile bas edememislerdir. efeler ile anlasan hükümet, sehre yogun olarak gosterilen bati ilgisini anlamlandiramamistir.. bir gün gümrükte bulunan taslarin nereye götürüldügü sorulmustur mesela alman konsolosuna, konsolosun verdigi cevap "bunlar sizin işinize yaramaz,taşlarla uğraşacak vaktiniz yoktur." olmustur.. hakketten vali'nin işi coktur.. ve o taslar bergama müzesi'nin olusmasini saglayacaktir.. ve artemis heykeli yurt disina izmir limanindan cikacaktir..
yine de halil rifat pasa'nin soyle bir aciklamasi vardir tarihe not düsülen:
" alman devletinin buradaki mümessilinin siyasi hiç bir sıfatı olmadığını hatırlamasını sık sık tekrar eder dururum.fakat zatı devletleri bunu anlamamakla ısrar ve taannüt gösterirsiniz.o taşlar benim memleketimin cevherleridir.buna apaçık hırsızlık derler.ben siyasi bir hüviyeti olmayan sana kendi topraklarımdaki kıymetlerden bir parçasını dahi çaldırırsam yuh ervahıma"
izmir'in savastan onceki en büyük valisi süphesiz ki esref pasa'dir.. isminin hala izmirde gocmen cocuklarina verildigi esref pasa, resmen bir semt yaratmistir.. varyant yolunun dusuncesi ortaya atilmis, bir sekilde oraya toprak bir yol yapilmis, pichane, esrefpasa camii, pazar yeri gibi yerler yapilmistir.. yaklasik 100 sene sonra zeki müren in bi odasinda vefat edecegi esrefpasa hastaneside yine pasamizin eseridir..
esrefpasa'nin zamaninda sehir ancak, simdiki karatas erkek lisesine kadar uzaniyordu ve oradan sonrasinda kayaliklar bulunuyordu.. göztepe takiminin kurulmasina imkan vermeyecek bir bakirlikteydi oralar.. simdiki halil rifattan yukari cikildiginda, üc yol ile karsilasiliyor, hatay tarafina gitmek isteyenler, en son arap hasan mahallesine kadar gidebiliyor, oradan sonrasini yine doga kapliyordu.. yani ne amerikan kiz lisesinin kizlari vardi, ne de cesme duragi.. cesme duraginin yerinde, hakket bir cesme bulunmaktaydi.. arka taraflar karafatma dagiydi hatta..
tilkilik'in kenarindan yapilan ikiçeşmelik yolu da, o arap hasandaki cesme ile, cankayadaki iki cesmeyi birbirine bagladigi icin iki cesmelik adini aliyordu.. yil 1900 falan.. ilk "86" otobusu bu tarihten 50 sene sonra işlemeye baslayacak, ve troleybüs olacakti..
simdi mesela izmirde bir haltlar cevrilmeye calisildiginda, mühendisler odasi dava acar ya belediyeye, ne bileyim efendim mesela kordondan yol gecirtmek ister manyak bir belediye baskani, mesela fuar'in yanina dev bir kule dikilmek istenir ama hep bir sekilde yaptirilmaz ya bu izmir'i seven insanlar tarafindan, eskiden de oyledir bu.. izmir ruhu diye bir sey vardir ve bu insanlar ellerinden geldigi kadar izmir'in icine sicilmasini önlemeye calisirlar..
"evliyazade refik bey'in belediye reisliğinden istifası ile hasan paşa'nın belediye reisliği zamanı arasında kısa bir müddet izmir belediyesini vekil olarak kemahlı ibrahim bey idare etmiştir.mütareke senelerine tesadüf eden bu vekalet günlerinde ibrahim kemahlı tıpkı bir diktatör gibi hareket etmek istedi.belediye nizamları ile başkanın mukayyet olmasına bir sebeb ve lüzum görmüyordu.bir gün salepçioğlu camii civarında bir şahsın yaptırmak istediği eve belediye fen heyetinin "olamaz" dediğini işitince fena halde sinirlendi.başkatip hafız hakkı efendi'yi çağırdı:
-a..be..hakkı efendi,dedi.mühendis yapılmaz demiş.ben yapılmasına izin vermiştim.mühendis mi reis,ben mi?
+sen reissin beyim.fakat yaptıramassın,kendi başına izin veremessin.
-neden hakkı,bu binada bana kafa tutacak daha büyük biri mi var.
+yok ama,sen belediye nizamlarını değiştirmessin.
-demek ben reis olduğum halde senin yazılı bir kağıdına söz geçiremem?
+kanunsuz laf yürümez
bunun üzerine kemahlı ibrahim bey oturduğu başkanlık sandalyesinden kalktı.mestini ayağına geçirdi.sandalyeyi kaldırarak masanın üstüne koydu.bir hayli düşündükten sonra:
-ben bu sandalyenin üstüne tüküreyim,sözümü dinletemedikten sonra"
izmir'in yunan işgali zamanlari izmirliler için çok da felaket zamanlar degildir esasinda. izmir türktür evet, ama içinde yaşayanlar çok türk degildir.. türk mahallesi azinliktadir izmirde.. izmir türk olsa mesela bir afyon kadar, vermezlerdi muhtemelen o efeler izmir'i yunan'a.. zaten ne zamandir ki isgal yayilmis tasmistir izmir disina, o zaman baslamisdir efeler mucadeleye..
daha onceleri de dedigim gibi izmir'i seven insanlardir yunanlilar ve türk halina eziyet falan etmemislerdir.. bilakis türkler de hadiseden hosnut olmasalar da izmir'e yapilan hizmetleri gorduklerinde memnun olanlari vardir.. hatta öyledir ki, sehir geri alinirken, patrik'in linc edilmesini sehirdeki türkler önlemeye calismis, kemaraltindaki çan kulesinin yikildigini gorunce aglamaya durmuslar, bayraklidaki kiliseyi de kendi elleriyle yikmislardir o gazla (zira cidden felaket cirkin bir kilisedir)...
ama yoktur izmirlilerin derdi diger milletten olanlarla.. kapi komsununun türk, yunan, rum olmasi ilgilendirmez.. beraber raki ictikten sonra, beraber rembetiko soyleyip, zeybek oynadiktan sonra kimseye hesap vermesi gerekmez o donemin izmirlilerinin.. izmir'in kavaklari sarkisi yunanca da olsa, türkce de olsa gozleri doldurur zira..
velhasil yunan isgali sirasinda, varyant yolu yapilmis, itfaiye binasi tesis edilmis, kabatastaki meslek lisesi ve kiz lisesi insaa edilmistir.. saat kulesinin bakimi yapilmis cevre düzenlemesine de gidilmistir.. izmir icin cok arap duran bu eser yine de sevilmistir (ben saat kulesini sevmiyorum gercekten.. fas a yakisabilecek bir eser ama izmir'e yakismiyor)
isgalden evvel izmir'de sokak isimleri hem turkce hem fransizca yazilir, devlet dairelerinin isimleri de ayni sekilde yazilirdi.. hala gümrük binasinin üzerinde goreceginiz fransizca "smyrni" yazisi buna dalalettir.. evliyazade refik bey, bazi sokak tabelalarina rumca isimlerini yazmak istemisse de basta rum ahali olmak üzere sehirde hosnutsuzluk belirmistir.. rumlar da nedense rum olduklarini beyan etmez, izmirli olduklarini soylerler zira.. ve atina degildir izmir'in rakibi o günlerde.. paristir..
zaten o nedenle eyfel sehre davet edilir ve gümrük binasi yaptirilir kendisine.. ve alsancak stadinin oradaki hava gazi fabrikasi da yine eyfel'in marifetidir.. izmir'in sokaklari napoli kesimi taslarla orulmustur ve her bir hava gazi lambasi icin devlet, hava gazi sirketine 18 mecidiye odemektedir..
izmir'in gece hayati hava gazi ile aydinlanirken, ilk tiyatroyu bornovali zenginlerden kraemerler kordonda kurmuslardir.. daha sonrasinda bu tiyatro bedia muvahhitin ilk kez sahneye cikacagi tiyatro olacaktir.. simdi gidildiginde yerinde zevksiz bir apartman bulunmaktadir. ama apartmanin yan duvarinda kocaman bir levha o günleri anlatir..
1905 de yapilan nufus sayimizda izmir'in nufusu koyleri ile birlikte 250 bin cikmis, metropolitan nufusu ise 100 bin cikmistir.. bu nufusa, 55 bin rum ve 21 bin yahudi dahildir.. halk genelde ticaretle ugrasirdi ve bu nedenle kemeralti istanbuldaki kapali carsidan ozenilerek yapilmis ve civar illerdeki insanlar buradan gelip alisveris etmeye baslamislardi.. ama donemin gazeteleri yük arabalarinin izmir'in yollarini bozdugunu ve sehirde bulunan tami tamina 367 aracin bu yollardan sarsilarak gectigini belirtiyorlardi..
1906 yilindaki esref pasa valiligine kadar izmir'de umumi helalarin yetersizligi, itfaiye'nin basiretsizligi, sularin iyi muhafaza edilmemesi sık sık tifo olaylarina neden verse de esref pasa gelince işler biraz düzene sokulmustu.. su kemerleri tamir edilmis, simdiki itfaiyenin oldugu yere bir kule dikilmis, sehrin cesitli yerlerine ekstra cesmeler yaptirilmisti..
şu az evvel kizinin kacirilmasindan bahsettigimiz konsolos fisher'in karisi, ingiltereye dondukten sonra donemin vanity fair dergisine su sekil bir aciklama yapmistir ki izmir'in o zamanki yapisini fevkalede olarak aciklamaktadir
"kocamın izmir'den gaybubeti esnasında boş vakitlerimi izmir'in eski ve tanınmış aileleri ile tanışmakla geçirdim.bilhassa mansur zade ailesi ile yakınlık tesis ettim. (azuth notu: o zamanlar izmir'in saygin aileleri tilkilikte(simdiki basmane'nin kadifekale tarafi), karantina'da (kiz lisesinin oldugu yerler), göztepede yalilarda, ve ikiçeşmelikte otururlardi. ismet inonulerin evinin ikicesmelikte, simdinin kürt mahallerinin icinde olmasi bir rastlanti degildir yani.. bununla birlikte insanlar yazliklarini bozyaka'da yaparlardi.. ayrintili bilgi icin (bkz: bozyaka/@azuth))
bu aile izmir'li diğer bir çok aileler gibi gayet muhafazakarlardı.inanışlarına bağlanmışlardı.evdeki genç kadınlar bütün günlerini kocalarını düşünmek ve onlara hizmet etmekle geçirirlerdi.pek nadiren bizzat yemek pişirirler,fakat ekseriya mutfakta olup bitenleri kontrol ederlerdi.evin ihtiyaclarını vekilharçlar düşünürdü. genç kızlar büyüklerinin nezdinde pek az kalmakla beraber,orada bulundukları zaman fazla konuşmazlardı.bazıları gergefle çalışır ve bir kısmı da ince elişleri yapar ve kitap okurdu.okudukları kitaplar tamamen romandı.evde bir çok halayıklar ve hanımefendinin emrinde genç ve taze kızlar bulunurdu.bu kızlar evin içinde hanımefendinin yardımcıları olarak bulunur,her bakımdan evin hanımının işlerine ve vazifelerine yardım ederlerdi.akşam vakti eve yorgun argın gelen beyefendiyi karşılamak,rahat ettirmek bu kızlara aitti.evin sahibesi olan hanımefendi,evin erkeğine gayet itibar ve hürmet gösterirdi.
1882 yılından sonra izmir'in tanınmış aileleri arasında kadınların kabul günleri vardı.kabul günlerinde evin içinde bulunan herkes en iyi elbiselerini giyer ve misafirleri geniş odalarda ağırlarlardı.misafirlere kahve,adaçayı,türlü reçeller ve vişne şurubu takdim edilirdi.kadınlar gayet güzeldi.ekseri izmir'li kızlar füsunlu bir güzelliğe,siyah hülyalı gözlere sahiptiler.küçük-büyük farkı hemen türk evinde göze çarpardı.
sokaklarda dilenciye pek o kadar rastlanmazdı.zengin aileler varlıksız kimseleri himaye ederler ve maaş bağlarlardı.bilhassa cuma günleri evlerinde kazanlar kaynatılarak fakirlere ikram edilirdi.dul kadınlarla fakir genç kızlar,zengin kimseler tarafından evlendirilir ve fakir çocukların sünnetleri zenginler tarafından yaptırılırdı.
türk kadınları ile konuşmak bir zevkti.tahsilleri fazla olmamakla beraber kendi kendilerini yetiştirirlerdi.umumi malumatları iyi idi.tanıyabildiğim türk erkekleri sağlam bir karektere sahiptiler.memleketlerini severlerdi.orduda hizmet etmeği şeref bilirlerdi.erkekler dürüst kimselerdi.çarşıda pazarda alışverişe gelen kadınlara başlarını kaldırıp bakmazlardı".
velhasil goruldugu gibi ortada izmir ruhu diye bir sey soz konusudur.. rum da olsa, yahudi de olsa, türk de olsa bu ruha sahiptir izmirli.. 150 sene once yaptigi her seyi yeniden yapmaktadir..
öyle ki, bunca modern ala franga yasamak, izmir'in geri alinmasindan sonra degismis, ve izmir gericiligin merkezi haline gelmistir.. mesela menemen olayi, mesela serbest firka'nin alsancak stadinda yaptigi büyük miting.. (bkz: izmir alsancak stadi/@azuth) ve (bkz: #13644423) ama bir sekilde 80 yilda izmir halki degismis, türkiye'nin en mürevveh halklarindan birisine donusmustur..
ben mesela izmire gelip de izmir'in eski mahallelerine yerlesen gocmen ailelerine de genel gecer olarak kizsam da bir sekilde onlarin da izmirli olacaklarina inaniyorum. belki ben gorurum belki gormem, ama en nihayetinde o ikiçeşmelikteki esmer cocuklar, bayramlarda kibris sehitlerine inip kizlara kadinlara rahat vermeyen kücük beyler, tepecikli bitirimler en nihayetinde oturup kordonda "seviyorum bu sehri anasini satiim" diyecekler.. tipki 100 sene evvel kemaraltinda fotika'nin memesini sikan çoban nikolas gibi, tipki fuarda zeki müren'i dinleyen osman kibar gibi.. ve bilecekler ki yalniz izmirliler ve agaclar dogduklari yerde ölürler..
baska bir gün de cumhuriyet tarihinde izmiri anlatiriz.. yoruluor insan..