Maçtan evvel Beşiktaş taraftarları, Kazan'da toplanip maça gitmeye karar veriyor, ama karşıya çok geçmeyen birisinin yapacağı en büyük hatayi yaparak, yanlış iskeleye gidiyorlardi.. Bindikleri vapur onlari Kadiköy yerine Üsküdar'a götürüyor, Üsküdar polisi panikleyip vapuru geri çevirmeye çalışıyor, yılların boğaz vapuru kaptanı Ali kaptan "Ben bu vapuru lodosun kralında iskeleye yanaştırırım, şimdi mi yanaştiramayacagim" diyerek polisin tüm çabalarını boşuna çıkartıyordu.. Hava soğuk ve yağmurluydu ve üsküdar'dan kadıköy gerçekten uzaktı. Taksiler, dolmuşlar, vesayitler 200 kadar taraftarı kadiköye taşırken, kadiköyde olaylar bambaşka seyrediyordu..

`saracoglu english fast`'ten sıkılan taraftarlar bu kez tribunden türkce bir pankart göstereceklerdi elaleme.. "formanın hakkını veren yalnız kalmaz" yazacaklardi ama bereket sadece lafta bırakacaklardı bu işi.. zira eğer lafta olmasa, o forma'nın en büyük hakkını veren lefter'i yalnız bırakmamak adına, büyük adaya binlerce fenerbahçeli doluşabilirdi ki bence bu hoş olmazdı.. Takımlar sahaya çıkmıştı. Bir galatasaray taraftarı olarak, stadın aniden yağmurla denize kaymasını bekliyordum ben. Avrupa'dan karaköy iskelesine karşılık, asya'dan saraçoğlu stadı verilebilirdi.. Tatlı hayallerdi tabii ki bunlar.
Mustafa Denizli'nin de sahaya çıkması ve "işte geçmişin fenerbahçe antrenoru simdi besiktasta" fotolari cekildikten sonra maçın başlamaması için hiç bir neden yoktu.. hafta içinde `ibrahim atasay`in radikaldaki köşesinde "beşiktaş bu maca 4 2 3 2 1 dizilimi ile çıksa maçı alabilir" demesinden gazı almış olacak ki mustafa denizli benzer bir kadroyu sahaya çıkartıyor, ama son anda ibrahim toraman tarafından "hocam yalnız kaç kişi oldu bu? ohoov çok kişi olmuş yahu" demesi ile tello, bobo, holoşko eli mahkum yedek kulubesinde oturuyordu..
Fenerbahçe Kenan Evren Lisesi tarafındaki kaleyi almış, karşı kaleyi de Beşiktaş'a bırakmıştı.

Ama sonrasında bir korner atışında, gizli golcu, süpriz isim, ön direklerin aranan yildizi, selçuk topa kafa ile çıkıyor, rüştü klasik `rüştü tekyumruk` numarasini yapmaya çalışırken, selçuk onu ustaca avliyordu.. 1-0 olmuştu.
Ama "Beşiktaş rahat atar abi" konuşmaları dinmemişti. Özellikle `Ekrem Dağ` ve Delgado müthiş oynuyordu. Ekrem bi o kanattaydı ve bi bu kanattaydı. İnşallah bu oyununu sürdürecek ve bizi ilerki günlerde milli takimda, kazim kazim illetinden kurtaracaktı. Rüştü şahane bir top atıyor, Delgado topuğu ile arkaya bırakıyor gibi yapıyor, ekrem soldan topu nobreye gönderince nobreye "valla ekrem kardeşim soldan bir top ortaladı. bana dokunmak kaldı. keşke ben gol atmasaydım da takımım kazansaydı" demek kalıyordu..
Besiktas oynuyordu.. Boyna da kaçırıyordu. nobre kaçırıyordu, top direkten dönüyordü, icabında gol atıyordu ama ofsayt diye sayılmıyordu, hatta bi ara gökhan zan bile pozisyona giriyordu.. Tam "beşiktaş kazanır yaa" diyecektik ki, "rüştü asist yaparsa ben kralını yaparim, o ne yaparsa ben daha güzelini yaparim, ben daha sahaneyim, benim boyunlugum var!" diye cikisan volkan topu havaya dikiyor, top orta sahayi geçtikten sonra beşiktaşlı zapo ve gokhan'in arasina iniyor "nasil olsa hiç bi manyak bu topun böyle gideceğini düşünüp hareketlenmez" diyen iki defans oyuncusu güiza'nin mantalitesini unutuyorlardi.. çok şok bir vuruşla top ağlara giderken, skor 2-1 oluyordu..

ikinci sarı kartı gören cisse'nin oyun kurallari geregi saha disina gönderilmesinin ardından (ki bence ilk sarıkart aşırı dandikti. o sari karti gösterene kadar bir çok sari kart gösterebilir, bir çok araca ceza yazabilir, bir çok ehliyetsiz sürücüyü yakalayabilirdi bay bünyemin gezer) beşiktaşın pili bitmişti. moralman çökmüştü gari. artik gün güiza'nin günüydü. kenan evren tarafinda bir bebecik "en genç fenerli" olarak "aaaaaa çoook tatlı" anları yaşatırken, güiza golleri kacirdikca hüzne boğuluyordu..

ikinci yarı bu hengame içinde başlarken, ilk yaridan alinan zevkin yarisinin alinmayacagini nereden bilebilirdik ki.. Fener'in direkten dönen tek topu disinda, sahaya atilan fazla toplar disinda (ki bence ilk yarida sahaya atilan toplardan biri gol olurken, o gol verilmeliydi.. hesaplarsan bugun 3 golu verilmedi besiktasin.. 3 golden biri verilse bugun sampiyon şey olurdu yani bence..) besiktasin iptal golleri disinda kaydadeger hic bi halt olmuyordu..
Hülasa güzel bir ilk yarinin devami olacakken, bünyemin gezer'in kanimca haksiz bir sekilde takimlardan birisini 10 kisi birakmasi ile, futbol zevkinden mahrum kaldigimiz bir maç oluyordu. onbir e onbir oynansaydi mac, ikinci yarisi bence daha, ama cok daha zevkli gecebilirdi. ne yazik ki bir trafik polisindan hakem yaparsan bu kadar keyif aldirabiliyorsun futboldan.. yapacak bir şey yok.. (ayrıca daha dün 54 ytl ceza yedigim için bünyemin'in üzerine bu kadar gittigimin farkindayim..)