Önce Eski Saray:
1510 yilinda bir ramazan gecesinde bastan basa tamamen yanan bu saray dogan ihtiyactan 1725 yilinda tekrar yapilmistir.. osmanli kostantiniyeyi feth etmeden evvel, bu sarayda kalirmis tekfurlar.. fatih işte topkapiyi yapinca gozden dusmus.. zaten 60 sene sonra da bakimsizliktan yanmis falan filan..
bu sarayin esas hikayesi haremden sürgün edilen insanlarin ama bir sekilde hayatina kast edilemeyecek insanlarin bu sarayda toplanmisidir.. kaldirim tasi büyüklügünde pirlanta lafi bu saraya gonderilen insanlar icin soylenmistir mesela.. bu sürgün'ün de çeşitli nedenleri vardır.. mesela oğullari veya kocalari tahtan indirilen cariyeler bu saraya sürgün edilir, ve ömürlerinin sonuna kadar gün yüzü görmeden bu sarayda kalirlarmis.. iş bu yüzdendir ki saraya gözyasi sarayi da dendigi olmustur zamaninda..
sarayin en saygin konugu da kösem sultan olmustur.. dördüncü murat gozunu actiginda "bu devlet karilar tarafindan yönetilmeye" dediginde kösem i bir punduna getirip (ki bu punt, bir yeniceri isyaninda, yenicerilerin sarayi basmasi, akabinde murat in halka haber salip "devletlünuza saldiriyorlar" demesi, ve halkin sarayi sarmasi ile, yenicerilerin yenilmesi ve kuran'a el basip itaat yemini etmesi sonrasinda gerceklesir) bu saraya gondermistir.. bu da böyle bir animdir desem 5 kisiyi ürkütürüm..
Sonra Kız taşı:
aslinda bu tas, bir heykelin kaidesidir belirtildigi üzere. fakat o heykelin "afrodit" heykeli mi yoksa "nazmiye demirel" heykeli mi oldugu tam olarak tayin edilememistir.. tarihciler bu yolda cok kavga etmisler, kalpler kirilmistir.. sirf bu yüzden saygin tarihcilerden "vakanuvis avidius cassius" diger bir meslektasina "puşt" demistir.. ki yakisik degil..
bizans zamaninda bu tasin yanindan gecen kizlarin suratinda her hangi bir ifade degisikligi, bir kiritma belirirse bekaretinin gittigi anlamina geldigini düsünürmüs insanlar.. o yüzden özel seyir yerleri varmis yasli kadinlar ve delikanlilar icin.. bu heykelin gücüne o kadar itimat ederlermis ki imparator justinyanus'un baldizi da heykel yanindan gecerken kahkaha atmis, "demek ona buna veriyorsun ha" diyen justinyanus da baldizinin kellesini almistir..
kitabedeki yazitin ne oldugunu cözemeyenler icin tercüme etmek gerekirse, "bu sutun tatiyanos destos tarafindan, imparator marsiyen icin kazinmistir" yazar.. yani bir nevi reklam yazisi "tüm kazima işleriniz icin bize gelin.. jupiter kartina 6 ay pesin fiyatina taksti" yazsa ayni bok..
Son olarak Topkapı sarayı:
bugun günde binlerce kisinin gezdigi topkapi sarayi'nin girisinde cok degil bundan 90 sene evvel su yazi var imiş "sarayi humayuna duhul için bilhassa iradei hazreti padisahi serefsadir olmalidir.. bu mahali temasa etmek ruhsati sahaneyi ihraz eylemis zevat ile resmen istihsali ruhsat edilen kibar ecanibe hastir" yani avam'in anlayabilecegi kivama getirirsek " oyle her elini kolunu sallayan giremez.. padisahin yazili izni lazimdir. bununla birlikte ecnebi olsaniz bile kibar olmak esastir"
sarayin en cafcafli doneminde ,ki 4. murat zamanina denk gelir, sarayda yaklasik 8000 kisi sadece padisahin ve esrafinin ihtiyaclarini karsilamak icin vardir.. yani her işe bir adam atanmistir.. sarayin kadrosu dolmus da dolmustur.. yani mesela padisah sigara mi icecek "sigaracibasi","atescibasi","kultablacibasi","cubukcubasi" olmak üzere 4 tane adami yanina cagirir oyle icermis.. teferruat kelimesi sanirim bu noktada bulunmus olmali.. insan bir sey yapacaksa da bezer arkadas..
senede bir kez merhum padisah efendimizin ruhu içun helva dokulurmus mesela helvahane ocaginda.. bu helva once padisah efendimize ikram edilir sonrasinda sirasi ile darussaade agasina, silahtarbasina, cuhadar agaya, rikaptarbasina,tulbentbasina,anahtarbasina,peskir agalarina, hazine ve kilerve seferli kethudalara, mabeyncilere, muezzinbasina, hakveci basina, sarikci basina, tufekcibasina,berberbasina (yoruldum) bas lalaya,baltacibasina, okcu basina, cicekci basina, kuscubasina, hekim basina, mutfak eminine, muneccim basina, sehreminiye, kapi agasina, haznedar agaya, hazine vekiline, bas kapi gulamina, valde sultan bas agasina (ki asistani oluyor olmali) valde sultanbaş kapi gulamina, has oda basina, saray agasina, haznedar basina ve en son kilerci basina...
hayir bir de helva yemeyenler, merhum padisaha yakinlik derecesi olmayanlar da var.. tuvalete gidecek mesela padisah bu ugurda 10 kisi tahsis edilmis kendisine.. ibrikcibasindan, sabuncubasina kadar.. bunu ogrendikten sonra bas ustunde bas birakmamakdegimi daha bir anlam kazaniyor..
sarayin boyle lakayit olduguna bakmayin memleketin idaresinde cok onemli işler direk sarayda yapilmistir.. misal veriyorum kuscu ocagi, sadece padisahin muhabbet, bulbul kuslarini yetistirmekle kalmamis, binlerce kuguyu da yetistirmistir.. bu kugularin tüylerinden yeniceri ocagina tüy verilmis, yeniceriler de bu tüyler ile ok yapmislardir..
saray'in mevkii ile ilgili cok ama cok sevdigim bir anektod vardir.. yil 1770'i gosterirken ruslar gelip cesmede donanmamizi yakmislar.. bu haberi tez alan ücüncü selim "bre deyyuz padisaha palavra atmaya utanmiyor musun? tüm gün na burada otururum da bir tane urus gemisi gormemisim bogazdan gecmis" demistir.. bu hikaye ile sarayin bogaza ne kadar hakim oldugundan bahsetmek istemistim ama padisahlarin cografi yetersizliklerine degindim.. allah günah yazmasin gari..
enderun felan:
bunyesinde calisanlari ic egitim olarak "enderun" da yetistiren bir saraydir bu.. dünyanin baska saraylarinda boyle bir opsiyon var mi bilmiyorum ama 5-6 yasinda enderun'a girecek cocuklar tamamen esittirler.. yani 6 yasinda yanyana yatakta yatan cocuklardan biri 40 yasinda sadrazam olabilirken digeri baltacibasi olarak saraya odun getirebilecek ayardadir.. oyle bir hak esitligi anlayacaginiz..
misal veriyorum, bu haremde arap, hadimagalarindan sorumlu olan akagalarvarmis zamaninda.. enderunda akagalar ve enderunlu oglanlar yemek yerken, sinideki son kalan kofteye ak agadan evvel elini uzatan bir oglan, akaga tarafindan eline tahta kasik ile vurulmak sureti ile cezalandirilmis..
kader o dur ki o eline tahta kasik ile vurulan cocuk sonralari corlulu ali pasa olacak ve sadrazam olacak bu akagalarin da agzina sicacaktir..
enderun'a genelde ailesi, annesi babasi olmayan köle cocuklar alinirdi fakat.. enderunda 14 yil egitimden sonra cikanlarin sadrazam olabildiklerini goren aileler ogullarini opup koklayip "köledir bu" deyu enderun'a yazdirdiklari tarihte çok olmustur.. işte cocugum kurtulsun edasi teeee o zamanlardan bu zamana kadar gelmis.."
Topkapi
avrupali es degerlerine nazaran insanlarin asla asagilayici, kücük düsürücü işlerde calismadiklari insanlar sahibidir topkapının.. yani misal veriyorum, ingiliz sarayinda ingiltere padisahi atina binmek istediginde, onune kölelerinden biri diz cöker, padisah o köle'nin sirtina basip da ata biner idi.. oysa osmanlida, bu tarz kücük düsürücü işler icin sarayin muhtelif yerlerine "taşlar" ihsan edilmisti.. misal veriyorum, iç avlunun cesitli yerlerinde binek tasi adi verilen taslar var idi.. pasalar, padisah, atlarini bu taslarin yanina cektirir o taşa basarak atlarina binerlerdi..
ha bir de padisahi eglendirmek icin hic bir zaman soytaribaşi gibi bir "baş" tahsis edilmemistir.. osmanli padisahlari kendilerini bir sekilde eglendirmislerdir (koca harem var anasini satiim daha ne soytarisi)
bu taşlarin en korkuncu, orta kapinin yani topkapi sarayi'nin en meshur kapisinin yaninda bulunan, seng-i ibret, yani ibret tasiydi.. kafasi ucurulan sahislarin, bilhassa saraylilarin kelleleri bu taş üzerinde 3 gün 3 gece teshir edilirdi..
yeri gelmisken belirmekte yarar var ki, simdi gülhane parki'ni boydan boya yürüyünce ulasacagimiz sahane cay bahcesi eskiden padisah'in saray burnunda yapilacak "denize atma" torenlerini izleme yeriydi.. tören diyorum ama aslen idamdir bunlar.. rivayet odur ki eger istanbul bogazinda akinti olmasa, ayaklarina tas baglanmis ve denize atilmis bunca ahaliden kadiköye yol olurmus..
cok sevdik be abi:
topkapi sarayi oyle muazzam bir yapidir ki, aktif olarak kullanilmasinin üzerinden 200 kusur sene gecmesine ragmen canliligini korur.. yani ben gidip gormedim ama korudugunu dusunuyorum.. koruyordur!.. hayir gittim arkadas pazartesi günüymüs.. cay bahcesinde 15 bardak cay ictim geldim.. sorana da "topkapi mi mükemmel" ayagi cekiyorum..
her neyse yanniz bizi degil, icinde yasayan osmanlilari da kendinden gecirmistir.. her kosku icin, her dolabi, her donemeci icin onlarca laf soylenmis, yüzlerce ani ihsan edilmistir.. misal vermek gerekirse sarayin pencerelerinden biri icin sunlar yazilmistir zamaninda
"kasr icinde mazhari nuru ziyadar pencere
rusenalik bahseden bir rusenadir pencere
dembedem bundan girer kasrin icine rüzgar
durdugu yerde guzargahi havadir pencere
kasri sultan ahmedi seyretmege enmis durur
sanasen iki kanatlu bir humadir pencere
sark ve garba acilir iki kanatlari mudam
revzani kasri saha kisver kusadir pencere"
bildigin saray penceresi yahu.. artik nasil canlari sikildiysa.. vermisler kasideyi, vermisler methiyeyi.. "pinapendir pencere" diye bitirse sasirirdim fakat.. allah biliyor..
bir baska hadise daha anlatmak isterim ki, sarayin haremindeki dolaplarin birisinin etrafi "kirklar mevkii" diye nitelendirilir.. zira acemioglanlardan mehmet aga ile bir cariye iş tutarlarken padisaha jurnal ucmus, padisah da elinde hanceri ile cariyeyi ve mehmedi kovalarken cariye ve mehmet bu dolaplardan birine girmisler ve nur olmuslardir.. katiyen bulunmamislardir.. işte bu olaydan sonra padisah efendimiz, hem cariyeyi hem de mehmet agayi "veli" ilan etmis dolaplar hakkinda da "burasi bundan sonra kirklar mevkiidir.. onunden gecerken fatiha suresi okuna!" diye ferman buyurmuslardir..