guiseppe verdi 1857'de bir opera yazar. adini da kolayciliga kacarak, bas karakterin ismi koyar.. hop temsilini yaparlar hemen. o zamanlar verdi artik tanınmış bir adamdir, ne yazsa gitmekte, kazandigi parayi da meyhanelerde, barlarda diskolarda kariyla kizla yemektedir verdi..
fakat bu simon boccanegra tutmaz. hic sevilmez. tiksinir insanlar "bir daha verdi mi tovbe, allahim ömrümden ömür calindi, zaten tifodan olmeden ancak 40 sene yasiyoruz" diyen italyanlari duyan verdi "yandim allah" diyerek, baska bir adama gider.. biraz ceki düzen verdilerse de operaya, mihrap hala yerindedir ve hala anlasilmaz, hala sıkıcı, hala klişeler yüklüdür..
kisaca özetlemek gerekirse oyun cenova'da tam olarak tarih vermek gerekirse 1300 gibi gecmektedir... simon boccanegra bir korsandir (othello misali.. zaten negra arap demektir) nasil ve neden oldugu oyunda soylenmemekle birlikte paolo denen bir arkadas simon'u dükaliga onerir. demokratik bir rejim cenevizlilerde uygulandigindan halk simon'u ufak bir gazla sececektir. fakat simon kabul etmez bu teklifi "yok agam, yok beyim" der.. ama paolo cakaldir "eger kabul edersen, yasak ilişkin maria ile seni birlestiririm. hani babasinin sana vermedigi, senden bir piç dogurunca zindana kapadigi kiz maria vardi ya o" der.. simon da kabul eder..
gel gelelim maria rutubetli bir yere kapatildigindan (ne babalar var işte gorun) ölüverir zindanda. simon duka olduktan sonra ogrenir bu hadiseyi. tamam der kayinbabasina, dusmanlik olmasin. kayinbabasi "senin yüzünden öldü evladim" der baska bir şey demez "ancaaak" der "piçini bana verirsen, torunumu yani onu yetistiririm bi dedenin sevkatiyle" şimdi burasi biraz daha sikko "senin torunu kaybettik biz, pisa da bir kadina vermiştim baksin diye, ölmüş o kadin" der bi de utanmadan simon.. şahsen ben ilk izledigimde "yalan söylüyor hergele" demiştim içimden. yalan degilmiş..
sonra 2. perde olur, ve 25 sene geciverir birden. verdi bu gecen 25 seneyi, sakaklara atilan pudra ile anlatir ancak. kimse bi halt anlamaz.. ikinci sahnede amelia diye bir kiz cikar, adorno diye bir adamin asigidir.. of gercekten cok sıkıcı ve dandini bir mevzusu var. meerse amelia, simon'un kiziymiş, sonra simon'u paolo zehirler, (nedense?) paolo isyancilarla birlikte olmaktan boynu vurulur (niye? nasil bi motivasyonla bilinmez), simon da zehiri ictikden 1 perde sonra ölebilir ancak, ve sonsuza kadar ölü yaşar.. adorno da yeni kral olur..
oyunun en sahane yanlari, bence sahnenin disindan, mümkünse antreden gelen halk sesleridir.. özellikle maria öldügü an tüylerim diken diken oldu benim. ama dedigim gibi mevzu inanilmaz sikko, sekspirin tragedyalarindan esinlenmiş gibi ama olmamis olamamis.. tüm oyun boyunca italyanlarin neden siyasi bütünlüklerini geç sagladiklarini ve sonra da "aman onu kolonizeleştiremedim bunu şey edemedim" diyip dünya savasina meylettiklerini görmüş oluyorsunuz. oto boka macera yasamis italyan soylulari..
verdi yasasaydi tavsiyem şu olurdu zaten: "abi her perde icin ayni konular yaz, ana bi konu etrafinda olsunlar yine. csi lar gibi.. millet perde aralarinda kaciyor cünkü!"
izmir devlet opera ve balesi'nin 24 ekim cumartesi günü sergiledigi temsile deginelim biraz; orkestra sefligini "hans joachim gallus" yapiyor ki gormedigi koroya bile etki edebilecek şekilde bir karizmaya ve yetenege sahip olmali kendisi.. orkestrasyonu acaip basarili buldugumu belirtmeliyim..
simon boccanegra rolunde "eralp kıyıcı" çok hoş bir oyun sergiledi. kostumundeki bling blingleri acaip sevsem de bir noktada agzinda salyalarini tutamamasi bana i am sam filmindeki sean penn rolunu hatirlatti.. yine de enfesti.. simon'un karsisinda maria'nin babasi, amelia'nin dedesi, simon'un kayin pederi rolunde ispanyol tenor lorenzo mock arranz bir kaç sahnede kilosunun vermiş oldugu bel agrilarini hissettirse de yine tenor tenordur abi. bugun ülkemizde kac tenor var? sahip cikmaliyiz ispanyol olsa da..
bir tek amelia rolundeki ayşe tek'i ben abarti buldum. yani belli ki "anasinin babasinin gözünde güzel" kontejyanini yiyen bir arkadasimiz bu oyun geregi.. oyle "ben herkeslerden güzelim, duru halim bile bulent ersoy'un makyajli haline basar" bakislariyla oyun oynamalar, adornoya kas goz yapmalar, yapmacik yapmacik tavirlar! havan kime amelia! hayir bir de gereksiz yerlerde erkek işine mudahale "aman babacim, yapma babacigim!" yakismadi. o kadar diyeyim ben..
kostumler, ışık, dekorlar devlet operasindan beklenildigi gibi kusursuzdular yine.. muhtesem işler yapiyorlar bu dekorcular. ülkedeki herkes isikcilar, dekorcular, makyajcilar, kostumculer gibi işlerini iyi yapsa gayri safi milli hasilamiz 5 senede almanyayi gecerdi.. na buraya yaziyorum..
onun disinda alt yazilar pek senkronize degildi.. sanki axxo alt yazilar bulunmus ama oyun fxm cikinca olmamis gibi.. onun düzeltilmesini istiyorum ben.. zira günümüzde kac kisi bagira bagira konusulan bir italyancayi anliyor ki?
velhasil bunca özveriye, bunca güzel sahnelenmeye ragmen, über dandik bir opera olan simon boccanegra izmir halkini baydi arkadas.. 500 kisi temsilin basinda izleyici olarak yerlerini almis olsa da, ara sonrasinda bu sayi 250 ye düstü, biterken de 150si yanindaki tarafindan "uyuma allahin cezasi" diyerek dürtüldü..
bir sonraki temsili yine de izlemek isterseniz carsamba günü gidebilirsiniz..