yıllar yılı, yaz biterken benim de bir şekilde tüm şalterlerimi indirip kurt cobain'in mtv unpluggeddaki durgunluğuna benzememi okulların açılmasına bağlardım. nihayetinde koskoca yaz tatili bitiyor, ve eline osurup onu koklatan "hayrettin"'in yanına dönüyorduk.. (hoş ben yazlik bebesi olmadım hiç. hayatimin en güzel tatili atv'de ikindi vakitleri alaaddin'in gösterildiği senenin yaz tatiliydi.. o da ne güzel bi cizgi filmdi hey yavrum hey!)
bu sene de sektirmedi. hayrettin veya muadilleri yok etrafta ama ben yine annemi arayip "ya şu yeşil hırka vardi o nerede" moduna girebiliyorum. bir kere üretimim düşüyor.. kendi başıma yaptigim performans değerlendirmelerimde gördüm ki yilin en üretken zamanı nisan'in ikinci haftasi ile haziranin 3. haftasi arasindaki bölüm. bu bölgede inanilmaz üretkenim. geçen sene tiyatro oyunu yazdim hatta o süreçte düşünün artik (heykellerin etekleri: camille claudel..) ama ilenç olsun son bahara durgunlaşıyorum tamamen.. hiç bir şey yapasim gelmiyor.. bir tane fake hesap açtım facebookta.. oradan mafia wars ve restaurant city oynuyorum tüm gün.. "nette göremedim seni" diyenler oluyor "vallahi mafia warsta adam dövdüm, sonra 31 cektim(kendimi şımarttım demeli gerçi) yattim uyudum" diyemedigimden "işlerim yogun bu aralar" diyip kestirip atiyorum..
ama düzelticem bu yazgıyı diyerek hop bir arkadasi aradim "gel operaya gidelim" dedim. kabul etti. gittim biletleri almaya. izmirde opera bale konakta ykm'nin hemen arkasindadir. bilet satan da şevket abi diye bir abi vardir. adını yanlış bilmiyorsam. o abinin bilet sattigi yerin bir kapisini ben görmedim cumle hayatimda. zaten yasli bir abimiz muhtemelen o orda dururken bina üstüne yapildi. her neyse dedim böyle böyle, otelloya gelicez biz. dedi 1 kişilik yer var yer kalmadi.. ama dedim hani biz 2 kişiyiz sıkışırız, olmaz dedi.
"117 senelik şanli izmir elhamra operasinda bugune kadar iki kişi ayni sandalyeyi paylaşmamiştir ama sana vereyim sen gel, arkadasin zaten operayi cok izlemek istese senle gelirdi" diye verdi inceden gazi..
ben de aldim bileti anasini satiim napiim. dayanamadim. sonra arkadasa da "bilet kalmamis canim ya ama disari cikalim iceriz" dedim. gidip birazdan tek başıma opera izleyecek yeri geldiginde alkislayacak koca memeli sopranoya icimden "ahmetlere bak ahmetlere" diyecegim için çok mutluyum..
işte benim de sonbahar açılımım ancak bu kadar oluyor.. bu nedenle haftanin şarkisi nihavend longa'nin burhan ocal yorumu.. groobe alla turca diye müthis bir albümden.. bu nihavend longa oldum olasi şark kurnazligini, şark neşesini, kolaydan köşeyi dönmeyi anlatir bana.. nihavend longa bu topragin müziginin dev bir sutunudur haliyle. hell yeah!!