sadece bende oldugunu dusundugum ama yakin zamanda toplumsal bir problem oldugunu farkettigim bir kaygi var.. sanat filmlerini anlamamaktan korkuyoruz biz.. (kendimi yalniz hissetmemek için, olayi zümreye vurdum ama bizzat ben korkuyorum)
öncelikle ak ile karayı ayırmamız gerek. nedir sanat filmi? ertem eğilmez'in bu konuda şahane bir tespiti var "sinema icat olunup, bir noktadan sonra kitleleri kendisine çeken bir şey olduğunda, seçkinler endişelendiler.. "halkla aynı şeylerden keyif alıyoruz" demeye başladılar ve bundan rahatsız oldular. daha önceleri müzik vardı, opera vardı, tiyatro vardı ama seçkinlerle, alt tabaka çok net bir şekilde birbirinden ayrılabiliyordu. ama sinema girince işin içine olay değişti. localardakilerle, alt taraftakiler yanyana geldi.. dediler o zaman biz bir şey yapalim, seçkinleri ayıralim yine.. "sanat filmi" oradan çıktı. oysa sanat filmi nedir? iyi film sanattir ki zaten?"
daha önceleri de "ben kendim için film çekiyorum tamam mı!!" denilerek ayzenştayn gibi büyük isimler tarafindan denemeler olduysa da sanat filmi kavramini ilk ortaya atan "luise bunuel"'dir.. salvador dali'nin kankası olan bu zat, "eglence sineması kitleler için yapilir, sanat sinemasi ise entellektüeller için" şeklinde garip laflar etmiştir..
bizim kaygı o noktada devreye giriyor.. "ben niye o azinlikta değilim?" diye dertleniyoruz.. "ben niye anlayip kitlelerin arasina giremiyorum?" diye hayiflaniyorsunuz.. nuri bilge'nin kız gibi "bir zamanlar anadoluda" filmini izlerken, yan salondan gelen "transformers" seslerine öykündüğünüzde "acaba ben de o kitleden birisi miyim? acaba ben de bir koyun muyum toplumun güttügü? hangi dialektik beni buraya itti de hangi tabularasami dürtemedim?" diye yeriniyorsunuz entel entel..
hele ki böyle bir grupla beraber gidilmişse sanat filmine, hele ki hoslandiginiz kiz varsa olay iyice rayindan çıkar filmi anlamadiginizda:
butun gondermeleri anlayan cok zeki insan: ya ben cok begendim ozellikle kant'in odev ahlakina super gonderme yapmislar
ben: aaa evet bence de cok guzeldi
butun gondermeleri anlayan cok zeki insan: sen pek begenmedin galiba? peki filmdeki grotesk yapi nasildi ama dehset ya cok seviorum bu yonetmeni.. kendisinde bir "ingmar bergman" havasi var
ben:yoo cok sevdim dvd sini de alicam ayrica haklisin bergamp şeyi gibi sanki.. anamgil de çok sever izlese..
boyle komik durumlara dusmek istemedigim icin artik sinemaya tek kisi gider oldum.. neden gidiosun tek kisi die soranlara da işte "bence sanat ozneldir ve tek kisi izlenmesi gerekir.. ayrica yalnizligi seviyorum yalnizlik bence bir insanin denize safrasini dokmesi gibidir.. her gecen saniye daha hafiflersin" seklinde aciklamalarda bulunuyorum..
ama bence buna artık bir dur demeliyiz "sanat filmini anlamamak ayip bir şey değildir, ayrıca nuri bilge filmleri de çok sıkıcı!!!!11" falan diyebilmeliyiz göğsümüzü gere gere.. "reha erdem'in kosmosu" diye cümleye başlayanin agzina pit diye vurup "sus.. inanırım" diyip olayı taşraya bağlamalıyız.. zira taşra hazırdır hep aşka.. (hep bu cümleyi kurmak istemiştim!!)