Pazar, Temmuz 01, 2012

korku filmleri

occam'in usturasi diye bir hadise vardir.. anladigim kadariyla sadece tip ogrencilerine 101 dersinde ogretilen bir hadise bu.. biz ekonomistlere ogretmediler.. kendim ogrendim ben.. onu da tv dizilerinden (scrubstan tam olarak) filan.. "cocuklar eger bir nal sesi duyuyorsaniz, akliniza ilk gelen sey, yani bir atin geliyor olmasi dogrudur.. bu da occam'in usturasidir.. yani akla gelen ilk sey dogrudur" ... vav.. ilk ders icin süpper bir hikaye bence.
bize ne ogrettiler "insanlarin ihtiyaclari sonsuz, ama kaynaklar sinirlidir" sikeyim..
öncelikle sunu soylemeliyim ki bravo occama.. bugun ben bi ustura ile dolansam "azuş manyamis" diye dolanirlar.. adam masallah adini vermis tüm bi literature.. her hangi bir tip ogrencisini bu hikaye ile kandirabilir "selam ben occam.. evet usturali olan.." diyebilir.. bu hadiseye tavim.. yani isimlendirmenin antik yunandan yapilmasina..


her neyse...
benim anlatmak istedigim nokta, occam'in usturasi dusturunu kullanarak süpper korku filmleri yapilabilir.. ya da bence korku filmlerinin korku objeleri her sekilde occam'in usturasi dusturunu kullanarak yapilmalidir..
misal veriyorum: en sahane occam'in usturasi (hayatim boyunca bi daa ustura demek istemiyorum bu entry sonrasinda) ornegi ne? nal sesi ve at.. hah.. simdi nal sesi duydugumuzda, at geldigini düsünüyoruz dimi? bingo.. karakterimizi bir hastane holine oturtalim.. arkadan da basalim nal sesini.. herkes ne düsündü "buradan bir atli geciyor".. ama lan hastane burasi? hastanede at ne arar? ürkünc dimi?
bu baglamda siraliyorum...



1. ölü bebek:
bu benim hayatimda en cok korkutugum sey.. gercek anlamda soyluyorum bir sekilde ölü bebek gorursem, gazetede, internette veya filmlerde bakamiyorum. korkudan dona kaliyorum, aklim duruyor, kahroluyorum..
ilk sanirim 92-93 yiliydi gazedete, saddam huseyin'in gazla zehirledigi insanlarin arasinda gormustum bir ölü bebek.. kanimin cekildigini hatirliyorum. hayatta gorulebilecek en kötü mefta goruntusu olmasinin yaninda bebek ölüsüydü.. sonrasinda pkk'nin bastigi köylerde öldürdügü bebeler gorundu gozlerime.. gormez olaydim, bilmez olaydim keske.. gercekten travmatik, gercekten berbat goruntuler.. düsmani'min veyahut darth vader in bile gormesini istemem..
gittim arastirdim ettim.. "ulan" dedim kendi kendime "nicin korkuyorum ben bu ölü bebekten bu kadar cok" korkumun üzerine gitmek icin ölü bir bebek bulamaz, veya bi bebek öldüremezdim.. sonrasinda buldum dostlarim.. tamamen hadise occam'in usturasi dingilligi ile uyusuyor..

2. kücük kiz cocugu gülüsü:
bu gülüs hele ki bir yaz aksami balkonda otururken birden nereden geldigi belli olmayan bir kiz cocugu gülüsü duyarsam tirlatiyorum, tüylerim diken diken oluyor ama tirlatmadan evvel..
bunun yegane nedeni yillardir bilincimizi kemiren korku filmleridir dostlarim. suspiriadir ne bileyim carrie dir olmadi freddydir derken 2000 li yillara geldigimizda ayni kiz cocugunu küresel isinma ve kurakliga ragmen islatip "islak kiz cocugu" yapmak hangi akillinin fikriyse buradan alkisliyorum kendilerini. ama yine de hic bir kiz cocugu -islak olsa dahi- gülen bir kiz cocugunun sinir bozuculuguna yenilmeden duramaz..
hayir alenen katil olasim geliyor oyle anlarda.. elime bicak alip "hanginiz gülüyor lan!!" diye sokaga firlayasim geliyor.
nick hornby den alinti yaparak sunu demek isterim
"which one came first?
murder or little girls' laughs.." (turkce meali su sekilde şey edemeyen arkadaslar icin: hangisi daha önce geldi? şevkatli bir dokunus mu yoksa kücük kizlarin yüreklerimizin sevgisine sigmayan gülüşleri mi?)

3. kapali bir kapinin arkasindan gelen korkunc sesler ve isiklar (korkunc isiklar gibi.. a alternatif bir rock grubu olabilir)
ünlü filozof mick jagger'in soyledigi gibi "cinayet, bir öpücük uzaktadir" her zaman her zaman insan bilinmezler hakkinda korku duyar.. colomb amerikayi bulmadan once "ulan ya dunya düzse" demediyse gerizekalinin daniskasidir.. bu da boyle bir hadise işte.. kapali kapinin arkasindakinin ne oldugunu bilmemek, ama orada bir hadise oldugunu bilmek insani cileden cikartir.. cok ama cok korkutur.. sis'i de bu bilinmezlige dahil edebiliriz..

4. ölmüş olmasi gereken ama beklenineni vermeyen insan..
zombi olarak adlandiriyoruz bunlari.. bence cok korkunc. insanin en yakinini zombi oldu diye toplumdan dislamasini anlamlandiramiyorum ben. dahasi bunun gerekliligi hakkinda kafamda cok kotu sorular oluyor.. insanlar adaplariyla ölmeliler bence. bir noktadan sonra "ah pardon beynini yemeyi unutmusum" diye dirilmemeliler.. ayip denen bir hadise var.. daha öncesinde bunlarla nasıl mucadele edeceğimiz hakkında bilgi vermiştim..

5. bülent ersoy...
türk sinemasi korku filmlerinde suradan suraya gidemiyorsa elindeki boyle mükemmel bir degeri kullanamadigindandir.. ismi lazim degil'i derhal türk korku sinemasina entegre etmek, japonlarin "islak kadini" gibi "dombili travesti" konsepti yaratmamiz gereklidir.. bana kalirsa..