Cumartesi, Temmuz 11, 2009

haftanın şarkısı #28




kücükten beri, hep önümde bir iş varsa o işe kadar boş oturmayı tercih etmişimdir. mesela diyelim anlamsız bir şekilde duvar taşlanacak, veya şişe kırılacak ama ikindi namazından sonra yapılacak bu işlem, o zaman bom boş otururdum. ne bi kurbağa yakalardım, ne salçalı ekmek için anneme dil dökerdim. (çocukken acaip boş beleş bi insandım kabul ediyorum. michael jackson misali çalışmak zorunda kalmadım çocukkene. en fazla inşaattan bakır tel çaldım)

sonrasında daha ciddi bi adam olunca (hoşçakal ve kurbağalar için teşekkürler) bu daha ciddi bir sorun oldu. mesela öss'nin senesinde öss var diye hiç bir şey yapılmadı. her şey ertelendi. ertelendikçe ertelendi. o olacaktı, bu bitecekti, akşam dışarı çıkılacaktı o arada kitap okunamazdı bomboş oturulurdu..

ama şimdi şimdi farkediyorum ki,hayatı ıskalamayıp bir şeyler üreten adamlar her zaman iki şeyin arasına sıkıştırdıkları ile iş yapmışlar. en kralından hemingway, ya da bach, ya da nelson mandela (tam olarak neyin arasına neleri sıkıştırdıkları hakkında bi bilgim yok. ama araya sanat ve sosyal çevreden ünlü isimlerin adını sıkıştırınca daha ciddi bir yazı oluyor sanki)..

velhasıl bundan sonra böyle abi. araya bir şeyler sıkıştırıp yaşanabilecek şeylerden zerre kaçmak yok. uzak yola mı gidilecek mesela 6 ay sonra, bir sincap gibi yaşamayı seveceksin! bir sincap gibi aşık olacaksın.. razı olacaksın her şeye.. işte erkin koray bu sincaplık ile söylüyor (acaip bagladim) razıyım..


not: şarkıda vazgeçtim kirpikten kaştan arkadaş dediğinde sanmayın ki radyasyona maruz kalmış bir kadına gönül veriyor. sadece diyor ki "benim bu yaz gönül verdiğim kadın saçlarını kestirse aynı ilyas salman".. yanlış olmasın..

not2: sen de toprak oldun ya ava gardner.. oraya buraya oturmanla kaldın..