şarap üreticilerin uydurduğu dandik bir olay var; bir sene içinde gelişen tüm yağmurlar, tüm rüzgarlar, güneşin önünden tüm geçen bulutlar üzümlere başka bir zamanda olamayacak özellikler katar. Ve o yüzdendir ki her yılın her mevsimin üzümleri bambaşka tattadır. Anasını satayım sanki üzüm o sene aldığı güneşten ötürü "bu sene ben avakado tadı vereceğim" dermiş gibi konuşur bu gustalar. "1997'nin üzümleri apayrıydı" der birisi, ötekisi "72 senesi gibi bağ bozumu görmedim" diyiverir.. Palavra..
Ama insanların yılları olduğu doğru. Hiç bir yaz birbirine benzemiyor. Aynı yerde, aynı şekilde geçirilmiş olsun, yine de beşi birbirine benzemez bir ömrümüz var. Bu yaz da benim için öyle. Yaz aşkı da değil bu. Zira insan yaz aşkında yaza, o yazı eşsiz kılan şeylere aşık olur. Yani bir üzüm'ün güneşe, rüzgara, yağmura aşık olmasıdır bir insana duyulan yaz aşkı. Yaz bitince, o insanın şekillendireceği bir yaz kalmayınca da kendiliğinden çözülüverir.. Sonbahar'a kalamaz yaz aşkları.