sonda söyleyeceğimi başta söylemek istiyorum ki aradan çıksın.. bence açlık grevleri hangi amaçla, ne uğurda yapılırsa yapilsin, amacına, nedenine katılayım katılmayayım, bir insanın haksız olduğunu düşündüklerine karşı en onurlu şekilde "baş kaldırıyorum, varım benim farkıma" demesidir..
açlık grevleri ilk kez türkiye'de yapılmıyor tabi. neredeyse insanlık kadar eskiymiş "açlık grevi" kavramı.. tarihe şöyle bir baktığımızda, ilk açlık grevi kayıtlarının hristiyanlık öncesi irlanda'da olduğunu görüyormuşuz.. ki "burada olmuyor biz yapamıyoruz" diye gemilere atlayip, neredeyse ma ülke olarak amerika'ya gidip yeni bir ülke kuran bir ulusun geçmişinde de "gittik kraliçeye parmak attik" olmasındansa açlık grevinin olması çok makul..
zamanının irlanda'sında kim ki bir haksızlık görür, haksızlık yapanı bellerse aklında, gidip onun kapısında ölmeye yatarmış. bir şey yemez, yemedikçe erir, her sabah kapisindan çıkıp işine gücüne giden haksızlık yapan kişinin de kalbi taş diilse içi erir, hak yerini bulurmuş.. ayrıca zamanının irlandasinda en büyük ayiplardan birisi kapinda birisinin öldüğünü görüp ona yardim etmemekmiş.. ki açlık grevinin amacı da en başta buydu kanımca.. "bana yanlis yapildi, yanlış yapanı toplum dışlasın, mahvolsun.."
sonrasinda ise hindistan gözüküyor.. hintliler de özlerinde silahlı mucadele ile hak arayacak bir ulus olmadigindan ve ayrica "dünyada çekilen acılar neticesinde, sonraki hayatta daha şık bir şekilde dünyaya geleceğiz" düstürüyla bunu yapmislar yüz yillarca.. hem karşındakine vicdan azabi çektiriyorsun, hem de çektiğin acılarla bir sonraki yaşamda kral oluyorsun düstürü baya tutunca ve önüne gelen açlık grevi yapınca dönemin ingiliz hükümeti açlık grevi yapmayı yasaklamış..
bizim gibi sıcak uluslarda haksızlıklara böyle pasifizm ile çözüm bulunmamış hiç.. italyanlar olsun, türkler, ispanyollar, yunanlilar olsun aç kalıp vicdan azabi yaptirmaktansa, gidip sopalamayi tercih etmişler her zaman.. agamemnon'un karısı paris'e kaçınca, agamemnon gidip troya'nin surlarinin önünde açlık grevi yapmamış, yüz bin yunanı gemilere doldurup gelmiş troya'ya en basitinden.
özellikle son yüzyılda bir kaç meşhur açlık grevi var ki bunların en meşhuru ve belki de politik anlamda açlık grevinin bir ensturman olarak kullanilmasina ön ayak olani gandhi'nin, hindistan'daki ingiliz yonetimine karşı yaptığı bir açlık grevi..hindistan bağımsızlığını ilan ettikten sonra, ve gandhi memleketin en sevilen adami olduktan sonra, hindistanda muslumanlarla hindular arasindaki kavgayi önlemek için yaptigi ikinci bir grev var ki, bence tarihin en müthiş olayi.. "halkim benim yaşamamı istiyorsaniz, kavgayi kesersiniz ve kardeşçe yaşamayi öğrenirsiniz" demek kadar yüce bir duruş yok.
bunun sonrasinda, irlanda'daki politik liderlerin, yaptiklari bir açlık grevi var ki, irlanda'nin bagimsizligina giden yolda, ülkenin lordlarini bile açlık grevinde kaybedeceğini ortaya sermiştir.
bunların dışında binlerce başarısız açlık grevi var ki, bunlarin hepsinin ortak paydasi, açlık grevi yapanlarin bir satranç taşındaki piyonlardan farksiz kişiler olmasıdır. yani mesela gandhi çıkıp "arkadaslar hadi açlık grevi yapin" dememiş bizzat kendisi greve gitmiştir onu yandaslari takip etmiştir.
yasal statüsüne gelirsek, dünya saglik örgütünün 75 yilinda yaptigi "tokyo deklarasyonu'na" göre hiç bir kimse, zorla beslenemez. ama şayet iki tane doktor çıkıp da "yaşamı tehlikededir" derse, devletlerin bu kişileri zorla besleme hakki vardir.. ama tutuklu olmayip da açlık grevi yapanlara kimsenin bir şey yapma hakki yoktur..
açlık grevi süresince olanlara değinirsek, ilk 3 günde vucut kendindeki şekeri yiyor öncelikle.. 3 günden sonra yağlar vucut tarafından yakılmaya başlıyor.. açlık grevi süresince şekerli su dışında pek bir şey içmek adetten değil.. şekerli su vucudun ihtiyaci olan kalori ihtiyacını biraz karşılasa da, vucudun yağları, akabinde proteinleri yani kasları, sonrasinda üreme organlarini ve en sonunda beyni nefes almak için gerekli enerji için yakmasına mani olamiyor.. protestanlar 250 ile 350 gün arasinda vefat ediyorlar.. hangi görüşten, hangi ırktan olurlarsa olsunlar kanımca şehit oluyorlar yani..
başta da dediğim gibi, en onurlu, en şerefli baş kaldırılardan birisidir açlık grevi.. ama eğer bir politik amaç için yapılıyorsa başarılı olmasi isteniyorsa, bunun ilk önce kanaat liderleri tarafından yapılması gerekmekte. tarihsel süreçten çıkarttığımız sonuç bu. bir zümredeki piyonların hele ki "sizler açlık grevine başlayacaksınız" diye yönlendirilenlerin sayesinde hiç bir politik amaç gerçekleşmemiştir tarihte.. zira olay artik, birisinin kapisinda ölmek değil, halkın gözlerinin içine bakıp "burada bir haksızlık var" demek olayi.. yani hapiste yatan birisi için açlık grevi yapiyorsan, önce o hapistekinin uğruna açlık grevi yapanlara katılıp katılmadığına bakmak gerek..