Pazartesi, Mart 12, 2012

haftanın şarkısı 82 : i don't know what to do with myself

http://read.mtvhive.com/wp-content/uploads/2012/01/Herman-Dune640x310.jpg





bu aralar kendimden nefret ediyorum.. daha önceleri kendimden bu kadar nefret etmiş olsaydım, herhalde 15 yaşında uranyum yemeye başlardım.. ya da ne bileyim, bir bıçakçı dükkanında çalışırdım kanımın tüm seyrekliği ile..

yaptığım işlerin saçmalık düzeyi, tüm hayatım boyunca yemeyip içmeyip para biriktirip, 72 yaşında ferrari alıp, o ferrariyle bir kargo uçağindan atlamakla eşdeğer..

bana yapma denilenleri yapıyorum, etme denilenleri ediyorum.. daha önce asla ama asla yapmadıklarımı yapıyorum.. yani aşık oldum daha önce, ama hiç böyle rezil bir şekilde peşinden koşmadım kimsenin.. hatta kimsenin de koşmadım peşinden.. super dupper cool adamdım ben.. ama şimdi..

ama buldum hadisemin nedenini.. ben hayatım boyunca haksızlığa dayanamayan bir adam oldum. daha 6 yaşında çok iyi hatırlıyorum, hastanede yalnız başıma yatarken, yanımdaki benden büyük çocuk benim yemek tepsimden dandik pudingimi almıştı.. ben ki pudingten nefret eden bir çocuk olarak, kendisine çatal çekmiştim.. zira bıçak yoktu..

tüm bu yanlış anlaşılmalar, ben gitmeden "gittin" denmeler, ne bileyim efendim "şov yapıyorsun" denilmesi, yani tüm bu haksızlık kanıma dokunuyor.. evet her zaman bir peter pan oldum, her zaman büyümeyle ilgili sorunlarım oldu kabul ediyorum (ki bu çok psikolojik bir şey.. insanlar büyümelerini ilk travmalarina kadar sürdürürler.. benimkisi çok ufak yaşta oldu) ama sadece büyükler mi mutlu edebilir ki? sadece büyükler mi sorumluluklara sahiptir ki? o çok büyük dedikleriniz benim kadar çalışmaz/benim kadar dürüst/sadik/sevgi dolu olmazken, öfkelerinize/sinirinize benim kadar sahip çıkmazken kiminle mutlu olabilirsiniz ki?

paul auster'e mesaj attim.. ciddi ciddi.. yapı harcımda büyük yer tutan, üslubunu kopyaladığım adama dedim. "ustam, kusura bakma ama, sen nasıl başa çıkıyorsun, acılarını kelimelere dökmemekle? dahasi nasil anlatiyorsun insanlara bu acilarin ilgi beklemekle alakali olmadigini, sadece başka çaresi bulunmadığı için parmaklardan süzüldüğünü?" dedim.. insan kendinden bahsettiğinde, kendi acılarından bahsettiğinde, bunlardan prim yapiyor sanılıyor bu dünyada.. hiç prim yapmayı, hiç okunmamayı düşlüyor olsa bile.. (ha bu bağlamda niye bir kağıda yazmıyorsun ve kenara atmıyorsun diyeceksiniz.. evim defterlerle dolu.. internet o defterlerden taşanlar)

hayir ortada iki tarafli olan sevginin, 1. cogul kisinin birisi tamamen yok etmiş herşeyi.. eşyalari toplamış, sevgiyi, saygiyi çöpe atmış.. aşkı geçtim sevgi namina bir şey kalmamış biz hala uğraşıyoruz.. şu "sevgilisinin peşinden ayrılmayan sevgilisinin eski sevgilisini dövdürttü" haberlerindeki dövülen insanlara dönmekten korkuyorum yakında..

velhasil şu aralar kendimle ne yapacağımı bilmiyorum.. birden iki kişi olmuş, ortak hayat düşünürken, tüm hayat planı kabul edilebileceğim bir hatam yüzümden bitti.. kendi bokumda oturayim şimdi.. bir de insanları rahatsız etmemeyi öğrenebilsem on numara olacak..