Pazar, Ekim 09, 2011

haftanın şarkısı 73 : charles aznavour - les plasirs demodes







bunu bilmiyorsaniz bir kez daha soylemek gerek sanirim; "hiç bir şey filmlerdeki gibi olmuyor". yani mesela hiç bir araba bir robot'a dönüşmüyor, veya hiç bir kimse rüyasindaki katil tarafından öldürülmüyor.. ama tabi en önemli nokta "hiç bir şeyin sonu mutlu olmuyor"..

ve bir de şey var, mesela filmlere cekilmiş bir sevdanin asla hükmü geçmiyor.. asla yok olmuyor selvi boylumla al yazmalimin aşkı, bugun değiş yarin değil ama bir gün mutlaka paris onların oluyor.. ve gerçek hayattaki pişmanlıklar, gercekten sevmeler hiç bir zaman filmlerdeki gibi kabullenilmiyor..


mesela özele ineyim size.. yukardaki filmde.. tarik bildiğin evi tavuk kümesine çeviren bir tipken, yani en güvenilmezlerindeyken tiplerin, birden gülşen'i görüyor.. orada başlıyor film gerçekten.. gülşen dediğin soğuk nevale.. tarik'a zerre yüz vermiyor.. ama ellem ediyor tarık, kallem ediyor çalıyor kızın gönlünü. ama serde eşeklik var ya, uyuyor filmin ortasinda şeytana. yapiyor bir eşeklik. ama sonrasında köpek gibi de pişman oluyor. bir kere görünce onu, kokusunu alınca bir köşe başında aklı başına geliyor. hop atlıyor kızın evinin önüne, yağmurun altında dineliyor, gülşen yukardan bakıyor, baktıkça anlıyor tarık'ın pişmanlığını, eşekliğinden nasıl mutsuz olduğunu ve değişmeye onun olmaya nasıl hevesli olduğunu.. gülşen bakıyor yağmur yağarken penceresinden tarık'ın ıslanmasını görüyor.. yağmur damlaları çoktan tarık'ın kalbine yağdığını farkediyor sonra affediyor işte, sarılıyor gidiyor film..

reelde olanı söyleyeyim ben size.. kız asla eve gelmiyor.. ve tüm bu yağmurda dinelmeler, demode sevda olarak kalıyor.. charles aznavour'un şarkısında dile getirdiği gibi. (bir de sabahında 40 derece ateş olabiliyor)