Salı, Ekim 11, 2011

dünyanın en kıyak 5 işi

yorgun bir günün ardından eve dönerken insanın aklına düşmüyor değil "hem sevdiğim işi yapiyorum hem de ayın birinde maaşım tak diye hesabıma yatıyor" tarzı konuşabilmek.. bu bağlamda bence dünyanın en kıyak işleri şöyle

1. spor salonu eğitmeni:

https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiD5J_fJax6F7p7gRnlzywzecK0ly61-MEepTyK0IqNu4d1aKbyM0VGMexO9h-NTSGrLh-vPt2lfZHVY3CClSqCm9t_uf64aIn2GJGm0sG9Kymn5ugqLiDhdUS7dUmsn-MhL8aPJcPDbTS6/s1600/You+desire+to+be+a+Fitness+instructor.jpg
(gerci biraz pornografik bir iş)

çok netsin. etrafta dolanıp yeni gelen insanlara "senin biraz kilo fazlan var önce biraz yürüyüş yap, kardiyo yap sonra sıkılaşmak için düşük ağırlık çok tekrar".. sonra aynen dolanmaya devam. bu dolanma da kırkpınar güreşçisi gibi devamli bir peşrev halini alabilir. eller yanda gogus disarda göbek içerde "hayde bismillah" diyip kollari sallaya sallaya.. böyle böyle tüm bir hayatı klişeler ile geçiriyorsun.. üstüne bir de istediğin zaman spor yapabiliyorsun.. devamli idmanlı olduğundan hiç değilse ekipmanları kullanırken maymun olmadığından etrafina "ehehe komikler" diye de bakışlar atabiliyorsun.. ve en güzeli de iş kiyafetlerin bildiğin eşofmanlar.. enfes..

2. defilelerde mankenlerin kiyafetlerini giymesine yardımcı olan terzi yamağı

http://www.limcollege.edu/gallery-images/1.9.5.1_DressingRoom.jpg

michael: iş buldun mu peki?
viktor: evet.. bir moda evinde mankenlerin kiyafetlerini giyip çıkarmalarına yardımcı oluyorum.
michael: vay çok iyi iş.
viktor: işte haftalık 50 frank
micheal: çok değilmiş ama her neyse işin olması önemli.
viktor: elimde avcumdaki buydu.. haftada ancak 50 frank verebiliyorum..

"what's new pussycat" filminde woody allen aynen bu dialogu izlettirir insanlara.. ben daha ne diyeyim daha ne söyleyeyim?


3. casillas'ın yedeği olmak

http://i.telegraph.co.uk/multimedia/archive/01769/real5_1769824b.jpg

real madrid'in en kıyak adamının, ne yaparsa yapsın yeri dolmayacak adamının da bir yedeğe ihtiyacı oluyor. sonuçta bazen işi çıkabiliyor bu insanın.. ne bileyim bankaya gitmesi gerekiyor, dişçi randevusu oluyor. işte o zamanlar için kendisini yedekleyecek bir insana ihtiyaç var..

casillas'ı kaleden kesme gibi bir derdin olmayacağı için çok net bir şekilde kulubede oturup çayını içip en klas yerden real madrid maçlarını izleyip, üstüne bir de maaş almak.. oh bebek..

4. film test izleyicisi.

http://videogum.com/img/thumbnails/photos/paranormal_activity_audience.jpg

böyle bir meslek var. film vizyona girmeden önce alıyorlar seni bir salona, izletiyorlar vizyona çıkmamış filmi. sen de yazıyorsun "yaşar ustanın patrona konuşması çok etkileyiciydi" falan diyerek.. tak yevmeyeni de alıyorsun. senin artık görüşlerine göre filmi değiştirirler mi, yeniden mi çekerler orası seni ırgalamıyor. sen filmi izlediğine bakıyorsun. ha çok mu uykun geldi izlerken, film çok mu dandikti tak uyuyuver sonrasında "bi bok anlamadım, uykumu getirdi film" de.. yemin etsen başın ağrımaz..

5. deniz feneri bekçisi..

http://www.lighthouse.net.au/lights/SA/South%20Neptune%20Island/Neptune%20Island%20Keeper%20naa%201.jpg

bir internet, bir battaniye ve şu sıcak saatlerde sedat'ın bindiği pikapin varsa inanılmaz bir iş.. tüm gün netten film izle, maasini almak, ne bileyim sarap falan almak icin bas git en yakin yerlesim birimine, hop çek maaşı al şarabi dön.. otur yine.. arada bir bak ampul yanıyor mu diye.. bayramlarda falan "valla bizim iş 24 saat hiç ayrilamiyorum başından" diye de salla.. oh ne ala memleket.. bir de üstüne "fener parası" denen bir şeyi tahsil etsin devlet gelip geçen gemilerden..