Eski şarkılarda aşkı kovalamak inceden bir dedeler havasi veriyor ama düşünmemeye çalışıyorum bunu.. İnsanların hiç yaşlanmayacağını düşünüp şarkıya veriyorum.. yine de gönül yazarin bir zamanlar seksi olduğunu düşünmek çok zor. tanrı'nın yaptığı en büyük dandikliklerden birisi bizi yaşlanacak kadar uzun ömürlü tutması. ikisinden birisini tercih edebilirdi oysa;
40-50 yıllık bir ömür ve insanlar hala derileri sıkıyken ölürler
80 senelik bir ömür ve tüm insanlar nebahat çehre gibi olurlar
ama tabi bu eğlenceli olmazdi değil mi sinyor?
şarkılardaki sonsuz gençliği bir kenara birakirsak ben yaklasik bir 10 senedir bu "yaşlandığımızda pörsüyeceğiz" bilgisi ile yaşıyor ve ona göre seçiyorum öpeceğim insanları. yanında olduğumda mutlu olmadığım, dünyadaki en iyi arkadaşım olmayan kadını sırf megan fox olduğu için öpmedim hiç (i'm sorry meggy but i need to admit this) ve bu yüzdendir ki öptüğüm her kizi özledim.. çünkü en başında arkadaştık, hem de dünyanın en yakin arkadasi, sıkı dost ha anlarsınız işte birlikte zillere basip kaçmak, kan kardeşi olmak falan dostum (oh bebek)
ama işte her şey umduğun gibi ilerlemiyor.. çapkin kiz çıkıyor birden, aynı anda iki erkeği sevebileceğini düşünerek, aynı melodiye devam ediyor:
"çok sever çabuk unuturum
hergün başka sevgili bulurum
dansı eğlenceyi severim
aşka inanmam, sevgiye kanmam
hiç kimseye bağlanmam"
Hülasa sevgiliden ayrılmak/sevgili bulmak kolay da insan arkadaşından ayrilamiyor / arkadaş bulamıyor öyle pat diye..
bu arada nasıl bağladım kafamdakilerle şarkılari birbirine.. yıllar geçtikçe beğenmeye başladım yazdıklarımı.. vay canına nasil da kibirliyim..