Pazar, Kasım 21, 2010
haftanın şarkısı #60 sean connery - all my life
üniversiteye girişimin 3. senesiydi ki iğrenç bir adam olmuştum. üniversite hakkında tespitler yapıyordum okulun girişinde elimde sigara. hume, hegel veya ne bileyim efendim j. j. rousseau kendi görüşlerini dünya üzerindeki tespitlerini bu şekil yapsalar apayrı bir fikir hayati sürebilirdik muhtemelen:
"her şey bir tezden (sigaradan bir nefes) ve antitezden oluşmuştur.. (çaydan bir yudum) bu ikisinin birleşemesi sentezi oluşturur anlatabiliyor muyum. vay vay vay vay eteğe bak abi şunun.. ama vardır tokmakcısı ya.. bize yedirirler mi olm.. neyse ne diyordum sentez!"
bu şekil.. hoş şimdi düşündüğümde bu fikir adamlarının aksini yaptığı konusunda bir kanıt da yok elimizde fakat bu bambaşka bir konu.
işte o günlerde ilk haftalarda okula ilkkez gelen çocukları seyirtir ve acemiliklerinde kendimi bulurdum. kendi yanışlarıma bakar, sevdamın hasretini onların sıla özleminde yaşardım. yersiz yurtsuzluğun, bir yere benim diyememenin huzursuzluğunu hisseder, sonunda babam olurdum, sonunda anam olurdum! (bu son cümle, eskaza bloguma düşmüş güzel ve şiir sever kızlar içindi. el felan sallıyorum!)
ama anlayamadığım bir nokta olurdu 3 hafta içinde bu adamlar inanilmaz bir şekilde yeni arkadaşlarıyla kaynaşırlardı. ulen 3 haftada ben daha "saat kaç bilader" ayarına gelemezken yeni tanıştığım biriyle adamlar direkt karı kız muhabbetine girebiliyorlardı.
hayat bana yeni insanlarla tanışıp arkadaş olma gereği doğurmadı hiç bir zaman. o yüzden de alışık değilim bu duruşa. pat arkadas olayim, hop beraber içmeye gidelim yapamadım hiç bir zaman. 11 yaşında arkadaş olduğum çocuk bu bayramda yine yanımdaydı işte..
ama insanların kimyası elementlere benziyor biraz. insanlar büyüdükçe ısınan elementler gibi daha kıpır kıpır oluyorlar ve birbirlerinden uzaklaşıyorlar. kimisi amerikaya gidiyor, kimisi kanadaya, hiç olmadı istanbula gidiyor diğeri.. 7 seneni dipdibe geçirdiğin ve 15 senedir her şeyini anlatabildiğin adam tamamen kimyasal bir şekilde ancak bayramlarda senede bir olabiliyor yanında.. ve sen hepsini apayrı sevsen de, hepsi için canını verebilecek olsan da, "yalnız izmirliler ve ağaçlar doğdukları yerde ölürler" lafımın hakkını vererek burada bekliyorsun onları. izmirin neredeyse her köşesinde anın olan adamlarla gidip yeni bir yerde daha anı yapıyorsun (asansor güzel yermiş)
hayat beni yeni insanlarla çabuk tanışan, kaynaşan birisi yapmamış olabilir ama mükemmel dostlar, kardeşler verdi, bunun için de teşekkürler (bu kısmını da mercedes sosa bilen alternatif kızlar için söyledim.. merhaba!)