Karamel diye bir kız var bu blog dünyasında.. ben pek takip etmiyorum aslında insanları eşeklik yapıp kabul ediyorum ama iyi bir kız gibi geliyor her ne kadar biraz alıngan olsa da.. beni mimlemiş.. hayatımda ilk kez bir mim'e özel başlık açarak o mim'i doldurmak istedim, çünkü resmen beni rahatsız etti.. kırmızı ışıkta arabada beklerken falan aklıma geldi.. evden çıkmadan düzeltilmeyen yatak sendromu gibi bir şey oldu.. o yatağı düzeltip çıkmazsanız sizi tüm gün boyunca rahatsız eder işte.. alenen bir lanet. artık hangi yorgancı böyle bir kaya büyü yaptıysa bilmiyorum..
her neyse bir kaç soru var. benden lütfen başka blogları mimlememi beklemesin. bi kaç blog haricinde blog takip etmiyorum çünkü ve onlar da böyle şeyleri takacak insanlar değiller.. her neyse sorulara geçeyim:
1) Dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda ne düşünüyorsunuz?
İyi olur diye düşünüyorum çünkü ikili ilişkilerde dokunmak çok önemlidir. o sana dokunacak ben ona dokunacağım ki ikili ilişkimiz ilerlesin. ha tabi iki tarafın da hassasiyetini bilmek çok önemli bu noktada. mesela şahsen ben vucudumdaki 4 bölgeye dokunulmasından haz etmem. ama karşımdaki dokunulmazsa "nasıl olsa bana dokunmayacak, o zaman ben bunların her yerine dokunayım" derse olmaz. hoş bu dokundurmama hadisesini de tam anlamış değilim. "ben ileri geri konuşurum onlar da bana dokanır" diye konmuşsa saçma.. sonuçta kimse dokunulmaz olduğunda "aman ben dokunulmazım istediğimi söylerim" diye davranmıyor. bilakis dokunulabilenler söylüyor "vay efendim kilo almissin" falan diyor.. boktanlık burada. dokunulmaması gerekenlere dokunulurken, dokunmak için hiç bir nedenimiz olmayanlara dokunuluyor. onlar da bu dokunulmazlıklarını, gerekli olduğu yerde değil de başka yerlerde kullanıyorlar.. (hell yeah!)
2) Seçim barajı kaldırılsın mı? Neden?
ben kaldırılması taraftarı değilim. barajlar yararlı şeylerdir çünkü. bugun bi hidroelektrik barajı neyse seçim barajı da odur. ama şöyle olabilir, mesela bizim reel yaşamda da baraja dolmayan sularımız oluyor. ama o sulari "aman kamyonlara dolduralim da bizim barajımıza atalim" demiyoruz değil mi? onlar da kendilerine göre göletler, gölcükler oluşturuyorlar ve öyle kaliyorlar.. baraja dolanlar yine dolsun, ama yüzde 37 si ile baraja dolanlar, barajda birden 55 civarında bulmasınlar kendilerini.. eğer baraj olmazsa çünkü minik minik akıntılarımız olur ve hiç bir zaman mevcut anayasamız ile yıkamayız bentleri. oysa ki bentleri yikmak, enginlere sigmayip taşmak gerek. 150 tane kücük deremiz olursa, bir arada akmayı beceremezlerse hiç olmaz bu iş..
3)Adayların belirlenmesinde nasıl bir yöntem uygulansın?
bilek güreşi.. ve bu konuda çok ciddiyim.. ama yarısı da kadın olmalı. kadınlar da kendi aralarında araba park etme yarışması düzenleyebilirler.. ya da bilmiyorum, alışveriş yapma yarışması mesela. kendilerini nerede daha iyi hissediyorlarsa.. ya da tüm bu bilek güreşi muhabbetini boş verebiliriz ve şuna yöneliriz. her muhtar bir tane soru hazirlar tamam mı? mahallesiyle ilgili bir soru. sonrasında o il seçim kuruluna gider onlar 180 tane soru belirlerler.. sonra adaylar bu sınava girerler. en çok doğru cevaplayandan en az cevaplayana doğru parti adaylari siralamasi olur.. şehrinin sorunlarını bilmeyen milletvekili olmasın!
4) Yargı bağımsızlığı sizin için ne anlam taşıyor?
mesela ben bugun karpuz aldım diyelim. o karpuzu eve getirirken eğer hiç kimse bana "ooo karpuz gibiymişsin","karpuzu kimle yicen kardeeeş","karpuzu öyle taşıma gel ben taşıyayım karpuzunu" demesse ben özgür bir şekilde, rahat rahat karpuzumu taşırım.. yargının bagımsızlığı da karpuz taşımak gibidir.
5) (Beşinci soruyu siz belirlemek durumunda olsaydınız neyi öğrenmek isterdiniz?)
Türkiye'nin cinsellik sorunu ne zaman çözülür? cevabımı da vereyim: erotik shoplar düz ayak olduğunda.. adam tecavüz etmez gider sisme bebek alir mesela. ama şimdi 3. katta falan erotik shop, çıkana kadar vazgeçiyor sonra gidiyor düz ayakta birine tecavüz ediyor.. kadınlarin hepsi 3. katta yaşasa kadinlara da tecavüz edilmez ki zaten..