(açeydim kollarımı, getme deyeydim.. benim yüz-üm-deeen!!!)
bir kaç gündür buraya bir şeyler yazmaya çalışıyorum. beceremedim. uzun uzun yazmak isterken yapamadim.. istedim ki 2009'da neler yaptığımı yazayım, 2010 da ne tür projelerim olduğuna değineyim ama olmadi. bir kenara kaydettim duruyor işte.. yazarım sanırım yarın veya pazar..
yazarken farkettim ki ben, tüm o özlemekten korkma hadisesi tamamen "ilerleyen günlerin geçilen günlerden daha kötü olması" durumunun neticesiymiş.. mesela önümüzdeki pazartesi bir önceki pazartesiden bir şekilde kötü olursa ben önceki pazartesiyi özlüyorum ve dolayısıyla mutsuz oluyorum..
şimdi evde yalnızken, televizyonda nat geo'da kuzeyin titanları diye zerre derdim olmayan (güneyin, veyahut egenin hatta direk ödemişin titanları olsa bile umrum değil) bir şeyleri izlerken bu tek çocuk olup ailemi kaybedip yalnız kalma korkumunda bir holden caulfield serzenişi değil, onların yerine kimseyi koyamacak olmamın korkusu olduğunu keşfettim. insanların aile kurmasının nedeni de bu sanırım.. kaç yaşına gelirse gelsin geceleyin üstünü örtecek annesi bir gün ansızın giderse ve yıl başlarını "onsuz geçirdiğim x. yıl" diye anmaya başlarsa diye, bu kez ben birisinin üstünü örteyim anam gibi desinler diye insanlar aile kuruyor bence.. bir şekilde bilinç altının getirisidir, acıya katlanma, özlemi giderme hadisesidir belki bu evrimin bize verdiği.. bu babam ve oğlumdaki geyik gibi (geyik kelimesini şu an tvden duydum) "açeydim kollarimi getme deyeydim" deki hadise de o.. kaybetmekten korkmanın nedeni de o, yerine bir şey koyamamak.. örnekleri daha arttırabilirim, mesela cep telefonunu kaybettiniz yerine alacak paraniz yok cok üzülürs........ her neyse..
velhasıl kelam en azından benim elimde olan işleri halledebilirim özleme konusunda. mesela bu blogu tekrar canlandırmak istiyorum. her seferinde öyle uzun yazılarla da değil, minik minik feedlerle.. zaten bu twitter, friendfeed'in micro bloggin işi sayesinde soğudum bloggerdan, soğumayayım. yazayım boyna.. bundan sonra burada komikli resimler, özlü sözler, şiirler falan bulacaksınız yoldaşlar.. kendinizi hazırlayın (kim okuyosa artık bunları)
ölen bir geyiğin vucudunda 10 binden fazla kenenin olabileceğini, ve tüm bu geçmişle ilgili dram muhabbetinin arkasına duran duran'dan "ordinary world"'un koyulabileceğini biliyor muydunuz? keyifle dinleyip özleyin..