insanlar nedense düğün yapmak için dünyanin güneşe yaklaştığı günleri beklerler ya, benim çevremde de bir ton düğün oluyor bu aralar.. arkadaşlarimin çevresinde de.. sorun şu ki tüm arkadaşlarım bir şekilde zengin düğünlerine katılıyorlar. vay efendim gülşen çıkıyor sahneye, şarap sınırsız bir şekilde cennet bahçesinde akar gibi akıyor, izmir'in sayılı zenginlerinden hristiyan bir aile çocuğunu evlendiriyor, rahip ilahi okuyor, god father valsi ile ilk danslarını yapıyorlar..
böyle bir ihtişam bir delilik. misafirlerine ördek yedirmeyen, uzak diyarlardan gelen baharatlar ile marine edilmiş, alaçatı enginarını meze diye önlerine sunmayanlarin evlilikleri sağlık bakanlığı tarafından yasaklaniyor sanacağım eğer kendi çevremdeki evlilikleri görmesem..
benim çevremde evlenenler gayet "şehrazat düğün salonunda 10 ağustos 2009 günü sizi de aramizda görmek isteriz, malkaçoğlu ve pehlivan aileleri" tarzinda evleniyor.. kina gecesi de kapinin önünde yapiliyor. hop biyiklari olan bi adam basliyor sarkiya "toz pembe hayaller vardi pembesi gitti, yalniz cocuklari pistten çekelim lütfen lütfen tozu kaldı" diye tin tin caliyor.. paralar takiliyor, kinalar yakiliyor. ben gazoz geldiginde seviniyorum hala, zira gazoz her dügünde gelmiyor, cerez geliyor laylon posetlerin icinde "aman ormanciiiii caniiim ormancii" derken piyanist şantor ben annemin kulagina egilip "şekerli leblebiler bayat yeme onlari" diyorum..
velhasil böyle arkadaslar.. ezik hissediyorum kendimi arkadaslarimin yaninda. nasil bi mahallede yaşıyorsam artik. şu dinlediğiniz veya dinleyecegiz sarki benim düğünümde calacak ama. kapinin önünde yapacagim dügünümde hem de.. mısır'ın tarkanı büyük şarkıcı amr diab arapcasını söylerken ben gözlerinin içine bakacagim sevdigimin "her yerde seni görüyorum, her yer de seni" diyecegim
sonrasinda varsin "murat boz" çalsın..