deniz kenarindan tin tin gidiyor tren.. pisa roma arasinda çok güzel sahil kasabalari var ki isimlerini "gümüldür" diye değiştirsen 2 ay sonra "ulen buranin adi başkaydi" denilerek farkedilir.. öyle benzer öyle tatli yerler.. misal asagida fotografi bulunan cecina.. yazin bir kazana misir doldurup "süüüt dariii" diye satsan olur sahilde..
roma'nin merkez istasyonuna "termini" adi veriliyor ve trenden indikten yaklasik 15 dakikalik bir yürüyüs sonunda (ki pisa'da trenden inip 15 dakika yürüyünce kuleyi de görüp şehir disina cikabiliyorsun) ancak metro'ya ulasabiliyorsunuz..
eski şehirin göbeginde bulunan istasyon "piazza spagna" yani ispanyol meydani.. bu meydanin olayi zamaninda ispanyollarla yapilan bir munakasa sonrasinda italyanlarin hava atmasi neticesinde yapilmis olmasi.. meydanin en sasali yeri ispanyol merdivenleri ve o merdivenlerle cikilan borghese villasi.. turistler hep merdivenlerde oturuyor.. kendilerine "burada oturmayin kamyon gelecek" desem de kimse orali olmadi..
arkadasi beklerken baktim ki mcdonalds var.. pisa da yok mcdonalds.. ki şöyle net söyleyeyim ben dogdugumda 3 kg kadarken, yani annem'in bana kattigi kilolar 3 kilo civarindayken, mcdonalds tarafindan aldigim kilolar nereden baksan 10 kilodur.. annenin hakkini yememekle birlikte, annemden cok kütlesel katkinin mcdonalds tarafindan tarafima verildigini kabul etmem gerek.. italya'da mcdonaldslarda acaip bişi var.. self otomat denen bilgisayarlara gidiyorsunuz,, şunu şunu alicam diye işaretliyorsunuz bilgisayardan sonra birisi bilgisayarin size söyledigi numarayi yaklasik 2 dakikada anons ediyor ve hiç tezgahtarla muhattap olmadan yiyorsunuz yemeginizi.. fastfooda adamlar gelişim katmislar..
herneyse.. bu ispanyol merdivenlerine en yakin yer "trevi çeşmesi".. çeşme dediğime bakmayin suyu içilmiyor..
yanniz bir dilek tutup sag omzunuzun üzerinden suya attiginizda o dileginiz (ki aşk konusunda olmaliymis) gerçekleşiyormus.. ve her ziyaretinizde yeniden para atmaniz gerekiyor.. bizim aşk konusunda pek bir şansimiz olmadigindan 5 centi layik gordum çeşmeye.. tüm sevip de sevilmeyen, sevip sevilip kavusamayan, sevip de gidip konusamayanlar için..
bu çeşmeden asagi corso denen caddeye inip beyaz dev binaya gittiginizde gördügünüz şey şu:
yaklasik 1900yilinda, italya'nin atatürk'ü vittorio emmanuel ii için yapilmiş bu anit sanirim romadaki en büyük anit.. o yüzden romalilar pek sevmiyor bu, bölsen tüm izmire mutfak bangosu mermeri cikabilecek aniti.. ne gerek var diyorlar böyle büyük bir şeye..
corso dedigim caddenin karsisina gidince pantheon denen, "cok tanriliyiz ama hepsine ayri tapinak yapmak cok zor" denilerek yapilmiş bir tapinak i görüyorsunuz
önünde latince "zalim senin allahin yok mu?" yaziyor sanirim tam emin degilim o konuda.. zaten bir noktadan sonra "bu tapinakta şeytanlar dolaniyor papa, bize veba veriyor, en iyisi mi bu tapinagi kilise yapalim" diyerek olayin rengini değiştirmişler ve kilise yapmislar.. harika kubbesi başta "açılır kapanir çati" olarak planlansa da zamaninda roma baskani bir türlü bu vaadini gerçekleştirmemiş
sonra günlerden bir gün vittorio emmanuel ii ölmüş, onu da buraya gömüvermişler..
zaten içerde birsürü roma monarkinin mezari var.. ha bir de ninja kaplumbagalardan rafael burada yatmakta.. kendisinin en işe yaramaz ninja kaplumbaga oldugunu bir kez daha dile getirmek isterdim ama burasi yeri değil..
buradan asagiya indiginizde "argentina kutsal mekani" denen bir yere ulasiyorsunuz.. bi 10 sene önce keşfedilmiş burasi.. artik romada nasil kaybettiler, tapinaklarinin olduğu, şifanin dagitildigi mekani bilemiyorum..
bu bölgede ilk defa italya'da sokakta dolasan kedi gördüm.. sonra dan sorup sorusturdum ki, kedilere bu alanda bakiyorlarmis.. hoş ondan da rahatsiz olmuslar "bu saglikli degil" demişler ama şimdilik burasi kedi kayniyor.. tarihe kediler sahip çıkıyor.. ha bir de sezarin suikaste burada ugradigi düşünülüyor..
buradan da asagiya indiginiz noktada roma gettosu ile karşılaşıyorsunuz.. yahudilerin zamaninda buraya yerlestirildigi ve buradan cikarilmadigi söyleniyor.. bissuru de havra/sinagog var zaten ortada.. az daha inerseniz asagiya, tiber nehrini görebiliyorsunuz
kopruler yaptim gelip gecmeye modundaki bu pozumdan sonra, tiber'in romanin kalbi oldugunu net soyleyebilirim.. suyunun akisi devamli degisse de uygun zamanlarda nehirde tekne turlari düzenleniyor..
arkada da tiber adasi bulunmakta.. tam olayini çözemesem de kilisedir dedim ellemedim.
koprulerden gecmeyi tiberi takip ederseniz ve harabelere dogru yürürseniz circus maximus denen bi araziyle karsilasiyorsunuz
zamaninda 150000 kisiyi oturtuyorlarmis mekana, hristiyan öldürüyorlarmis.. simdi de böyle büyük numayişlerde kullaniliyor.. 2006da italyanlar dünya kupasini aldiklarinda burada hristiyan kurban etmişler.. alışmış kudurmuştan bederdir yaklasimi
circus maximus u bitirip haraberele yoneldiginizde karsiniza kolezyum ve titus zafer taki cikmakta..yanilmiyorsam, julyus sezar misir'i aldiktan sonra, "ulen burada firavunlar ayni tanri" diyerek gaza gelip, yüzünü kendi tanrilari jupiter gibi kirmiziya boyayip bunun altindan geçmiş.. sonra vay efendim sen de mi brütüs? ulen allah'a şirk koşmuşsun işte..
ve tabi kolezyum.. daha ne anlatayim ne edeyim kolezyum hakkinda bilmiyorum ama ciddi manada kocaman ve gorkemli.. adamlarin millattan once böyle bir şeyi yapmis olmalari cok büyüleyici.. hayir piramit gibi yap kenara koy da degil, baya baya hakkini vererek kullanmis adamlar.. her tarafina heykeller yapmislar ama sonra yeni kurulan kiliseler güzellerini kendilerine almislar, dandiklerini kirmislar dökmüşler.
6-7 saatte böyle bir tur yaptiktan sonra bir şeyler yiyip otele donelim dedik.. inanilmaz pahali roma.. pisa da 1 euroya içtigin espressoyu turisttir bu deyu 3 euroya kaktirmaya calisiorlar ama pizza ve spaghetti gayet uygun fiyatta.. onlara yonelinebilir..
ikinci gün olayimiz sen petro yani vatikan şehri oldu.. nasil balliysak artik, papa da o gün paskalya konusmasi yapacakmis.. pencereye falan cikti, ben basta woody allen sandim "woody allen, woody allen bir sonraki filminde beni de oynatsana scarlett ile söz güzel oynicam" dedim.. yandaki arkadaslarin uyarmasiyla "o papa kardes" demesiyle irkildim ve cok utandim "al bi sigara arkadasligimiz pekissin" desem de bir kac sene once papanin biraktigini ogrenip daha da utandim..
papa'ya el sallayip "hadi yolcu yolunda gerek" diyerek uzadik oradan da.. karsidaki "melek kalesine" geçtik.. zamaninda romada veba varken zamanin papasina mikail gözüküp "allah saglik sihhat versin" dedigi için bu kale bu ismi almis.. bi de bu kaleye giden köprünün ismi melek köprüsü işte.. vatikandan direkt bu kaleye giden bir tünel gibi bir şey var.. bi saldiri bi istila olursa papa oraya kaciyor, istila gecene kadar cikmior.. o tunel disinda bir ulasim da yok kalenin icine..
sonracima, kücük bir roma turunu otobüsle attik ki, her yer sanat her yer yapi.. yok orada şu oldu, yok burada bu oldu diye anlatila anlatila bitirilemiyor olaylar.. gercekten eger bir gün dünyayi ele geçirirsem romayi merkez üssüm yapabilirim..
bastigin yerleri toprak diye gecme tani ekoluyle cok okuyarak gitmek gerekiyor ama.. sonra tiberin yaninda "sen de mi brutus eki eki" diyerek gülümsemekten öte bir şey yapamiyorsunuz.
circus maximus u bitirip haraberele yoneldiginizde karsiniza kolezyum ve titus zafer taki cikmakta..yanilmiyorsam, julyus sezar misir'i aldiktan sonra, "ulen burada firavunlar ayni tanri" diyerek gaza gelip, yüzünü kendi tanrilari jupiter gibi kirmiziya boyayip bunun altindan geçmiş.. sonra vay efendim sen de mi brütüs? ulen allah'a şirk koşmuşsun işte..
ve tabi kolezyum.. daha ne anlatayim ne edeyim kolezyum hakkinda bilmiyorum ama ciddi manada kocaman ve gorkemli.. adamlarin millattan once böyle bir şeyi yapmis olmalari cok büyüleyici.. hayir piramit gibi yap kenara koy da degil, baya baya hakkini vererek kullanmis adamlar.. her tarafina heykeller yapmislar ama sonra yeni kurulan kiliseler güzellerini kendilerine almislar, dandiklerini kirmislar dökmüşler.
6-7 saatte böyle bir tur yaptiktan sonra bir şeyler yiyip otele donelim dedik.. inanilmaz pahali roma.. pisa da 1 euroya içtigin espressoyu turisttir bu deyu 3 euroya kaktirmaya calisiorlar ama pizza ve spaghetti gayet uygun fiyatta.. onlara yonelinebilir..
ikinci gün olayimiz sen petro yani vatikan şehri oldu.. nasil balliysak artik, papa da o gün paskalya konusmasi yapacakmis.. pencereye falan cikti, ben basta woody allen sandim "woody allen, woody allen bir sonraki filminde beni de oynatsana scarlett ile söz güzel oynicam" dedim.. yandaki arkadaslarin uyarmasiyla "o papa kardes" demesiyle irkildim ve cok utandim "al bi sigara arkadasligimiz pekissin" desem de bir kac sene once papanin biraktigini ogrenip daha da utandim..
papa'ya el sallayip "hadi yolcu yolunda gerek" diyerek uzadik oradan da.. karsidaki "melek kalesine" geçtik.. zamaninda romada veba varken zamanin papasina mikail gözüküp "allah saglik sihhat versin" dedigi için bu kale bu ismi almis.. bi de bu kaleye giden köprünün ismi melek köprüsü işte.. vatikandan direkt bu kaleye giden bir tünel gibi bir şey var.. bi saldiri bi istila olursa papa oraya kaciyor, istila gecene kadar cikmior.. o tunel disinda bir ulasim da yok kalenin icine..
eh bi noktada ayrildik tabi biz vatikandan.. zira birisi orada cikip "kardeş, sen vatikan'a papa'ya gidersin ama cenazene imam gelir" dese söyleyecek cevabimiz yoktu..
bastigin yerleri toprak diye gecme tani ekoluyle cok okuyarak gitmek gerekiyor ama.. sonra tiberin yaninda "sen de mi brutus eki eki" diyerek gülümsemekten öte bir şey yapamiyorsunuz.